29 Aralık 2012 Cumartesi

Yüzüncü Ad / “Baldassare’nin Yolculuğu”


        
         Amin Maalouf
         Çeviren: Samih Rifat
         Yapı Kredi Yayınları
         Doğu’daki son Cenevizlilerden, antika tüccarı Baldassare Embriaco, 1665 yılı sonlarında, soyunun yüzyıllardır yaşadığı Lübnan’dan yollara düşer. Ertesi yıl, İncil’e göre “Canavar’ın Yılı”dır. Kimilerine göre düpedüz Mahşer: Kan, ateş, yıkım ve her şeyin sonu… Zamanın sonu!
            Dünyayı ve Baldassare’yi kurtarabilecek tek şeyse, Yüzüncü Ad’dır.  Kimselerin görmediği bir yazma kitap ve bu kitapta açıklandığı söylenen bir ad: Allah’ın, Kuran’da anılan doksan dokuz adının, sıradan ölümlülere bildirilmemiş olan yüzüncüsü…
            Tanrı’nın gizli ve yüce adı…
            Yüzüncü Ad’ın peşinden önce İstanbul’a uğrar Baldassare’nin yolu; oradan İzmir’e, Sakız’a, Cenova’ya, Amsterdam’a, sonra da Londra’ya. Konya’da vebanın kıyımına, İzmir’de Sebetay Sevi’nin şaşırtıcı başkaldırısına, İngiltere’de büyük Londra yangınına tanık olur.
            Korku, şaşkınlık, düşkırıklığı, umut ve aldanma, menzil taşlarıdır bu uzun yolun. Bir de en beklenmedik anda yolcunun karşısına dikiliveren aşk.
            Sevincin, mutluluğun tek kaynağı aşk!..
            (Arka kapaktan…)
         Çok sevdiğim bir arkadaşımın kitabı bu kitap. Ve yaklaşık iki yıldır bende. Sürekli okumamı, güzel bir kitap olduğunu ve beğeneceğimi söylüyordu. Ben de elimdeki okunmayı bekleyen diğer kitaplar nedeniyle sürekli erteliyordum. Ama en sonunda okumaya karar verdim ve başladım okumaya.
         Ama hem şu ara çok yoğun olmamdan hem de başka bir kitapla dönüşümlü okuyor olmamdan yavaş ilerliyordu. Ta ki 21 Aralık söylentileri etrafa yayılmaya başlayıncaya kadar. :)
         Ben kitapların o anki koşullara uygun zamanlarda kendilerini okuttuklarına inanırım. Ya da bende öyle oluyor. Genelde okuduğum bir kitap o an içinde bulunduğum şartlar ve ruh haline tıpatıp uyar ve her biri hayatımda bir iz bırakır.
         İşte Yüzüncü Ad da tam böyle oldu. Şirince’ye gelen, rezervasyon yaptıran insanları duydukça kitaba olan ilgim daha da arttı. :) Tabii daha da korktum. Her ne kadar yazılan Şirince masalına inanmasam da ya dünya batarsa diye düşündüm ben de bir ara.
         Ama sonuç itibariyle çok keyif alarak okudum Baldassare’nin yolunu. Ki zaten günlük tarzında yazılması da okunmasını bir hayli kolaylaştırmış.
         Bu arada bu Amin Maalouf’tan okuduğum ilk kitap. Semerkant’ı mutlaka okumam gerektiğini söylüyorlar. Bakalım artık…

27 Aralık 2012 Perşembe

Klasik Yunan Mitolojisinin En Güzel Efsaneleri / 1. Cilt


      
         Gustav Schwab
         İlya Yayınları
         Mitoloji Dizisi
         Gustav Schwab’ın bu kitabı kendi türünde yazılmış en önemli ve en kapsamlı klasik olarak kabul edilmektedir. Günümüzde Batı uygarlığının kültürüne damgasını vuran Yunan tanrı ve kahramanlarına ait efsaneleri canlı bir anlatımla günümüze taşır.
            Birinci bölümde; en eski Yunan efsaneleri, “Argonotlar” , “Herakles ve Oğulları” , “Theseus” , “Oidipus” ve “Thebai’li Yediler” efsaneleri anlatılır.
            İkinci bölüm; “Troya”ya, üçüncü bölüm ise “Son Tantalidler” ,  “Odysseus” ve “Aeneas”a ayrılmıştır.
            Bu eser Antik Çağ’ın kahramanlarının değişikliklerle dolu kaderlerini ve can alıcı, dokunaklı maceralarını göz önüne sererken, günümüze kadar güzel sanatların her dalına ve edebiyata ilham olmuş olayları ve kişileri, heyecan verici bir anlatımla sunmaktadır.
         (Arka kapaktan…)
         Bu kitap iki ciltlik. Ben daha birincisini okuyabildim. Aslında daha önce de birçok mitoloji kitabı okumuştum ama hem mitoloji kitabı okumayı çok sevdiğimden hem de ikinci dönem okulda mitoloji dersi aldığımdan bunu da okumak istedim. Ayrıca bu dönem aldığım arkeoloji dersinde de mitolojik karakterler çok geçiyor.
         Bu bir arkadaşımın kitabı. Kendisi mitoloji kitaplarını set halinde almıştı. Yanlış hatırlamıyorsam bir de tarih seti almıştı.
         Bana çok güzel, muhteşem bir kitap diye anlattı. Mutlaka okumalıymışım. Ben de okuyayım dedim ama aynı etkiyi yaratmadı bende ne yazık ki. Kitap güzel, akıcı bir dili de var üstelik. Ama ben daha önceden mitleri bildiğimden olsa gerek çok sıkıldım okurken. Ama yine de mitoloji dersi göreceğim, hatırlatma olsun diye sabırla birinci cildi okudum. İkinci cildi de şu ara elimde olan kitabı bitirdikten sonra okuyacağım.
         Mitolojik hikâyeler ilginizi çekiyorsa tavsiye edebilirim. Çünkü hem açık bir anlatımı var hem de o kadar isim geçmesine rağmen kafanız karışmıyor. (Yukarıda da dediğim gibi benim sıkılma nedenim sadece daha önceden mitleri biliyor oluşum. Yoksa çok güzel bir kitap.)