30 Eylül 2013 Pazartesi

Mitoloji

         

         Mitoloji
         NTV Yayınları
         Başvuru Kitapları

         Her toplumun, dünyanın yaratılışından onun nasıl son ereceğine kadar çeşitli olayları hikaye eden kendi mitleri vardır.
         Bu kitapta Eski Mısır tanrılarından Hindistan’ın Veda tanrılarına, Maya, İnka ve Aztek efsanelerinden Aborjinlerin Düş Zamanı’na, Babil, Sümer ve Asur destanlarından Yunan ve Roma efsanelerine kadar binyıllardır tüm dünya toplumlarını şekillendiren mitler ve yaratılış hikayeleri yer alıyor.
         Her hikaye, onu yaratan toplumla ve bu hikayelerin şekillendirildiği ve esin kaynağı olduğu insanlar ve hareketlerle birlikte ele alınıyor.
         (Arka kapak)

         Bildiğiniz (ya da bilmediğiniz) üzre ben bir turist rehberliği öğrencisiyim. Geçen yıl bahar döneminde de mitoloji dersi almıştım. Bu kitabı da hocamız kaynak kitap olarak önermişti.
         Ne yazık ki herkesin bayılarak okuduğu bu kitabı ben bir türlü sevemedim. Anlatış tarzını sevemedim yani. Yoksa içindeki mitler bildiğimiz aynı mitler. Ya da ben daha önceden hikayeleri bildiğimden de kaynaklanmış olabilir bu. Çünkü lisedeyken falan mitoloji kitabı çok okurdum ilgimi çektiğinden.
         Yine de güzel bir kaynak. Bizim gibilerin de kütüphanesinde bulunması gerekenlerden bence. Kısa kısa olduğundan herkes de okuyabilir gerçi. Sıkmıyor o kadar.
         İleriki zamanlarda bir kez daha okumayı deneyeceğim kendisini. Alanım olduğu için bu hikayeleri unutmamam lazım hem. Hem de belki o okuduğum zaman bu kitabı okumak için uygun bir zaman değilmiştir ve ikinci okuyuşumda daha çok keyif alabilirim. Umarım yani. :)

         Tüm dünya milletlerinin mitleri var neredeyse içinde. İlginiz varsa tavsiye ederim. Görsellerle destekli olduğundan işinize yarayacaktır.

29 Eylül 2013 Pazar

Küçük Prens (E – Kitap)

         

         Küçük Prens
         Antoine de Saint – Exupéry

         Küçük Prens’i hepniz biliyorsunuzdur. Çocukken okuduğum bu güzel kitabın e – kitap versiyonunu bulunca hemen okumak istedim.
         Böyle kitapları seviyorum. Yani Çocuk Kalbi, Alice Harikalar Diyarında, Küçük Kara Balık gibi çocuk kitabı adıyla anılan aslında tüm çocuklara hitap eden, hatta hiç büyüyememiş çocuklara hitap eden kitapları.
         Küçük Prens de onlardan biri benim için. Yine çok severek, yine biraz içim burkularak okudum. Ve yine içimde derinlerde bir yerlere dokundu.

         Her zaman tavsiyemdir. Ki böyle güzel kitapları zaman zaman açıp yeniden okumak lazım bence. 


24 Eylül 2013 Salı

İçime Çektiğim Hava Değil Gökyüzüdür

         


         İçime Çektiğim Hava Değil Gökyüzüdür
         Şiirler
         Ülkü Tamer
         De Yayınevi

         Yine bir çırpıda okuduğum bir şiir kitabı oldu bu da. Zaten ince bir kitap da ben bir başlayıp hemen bitirmeyi seviyorum şiir kitaplarını. Biliyorum bir şiir okuyup, sonra bırakıp üzerine düşünüp, sindirip yine geri gelip okumak da çok güzel bir şey ama ben hepsini bir çırpıda okuyup kafa karışıklığının zevkine varmayı daha çok seviyorum. Evet, deliyim!
         Ülkü Tamer şiirleri güzeldir. Tavsiye edilir.
         Yine imzalı bir kitap bu arada. :)

15 Eylül 2013 Pazar

Bu Şarkıları Beni Ağlatmak İçin Mi Yazdılar?


Bu Şarkıları Beni Ağlatmak İçin Mi Yazdılar?
Jan Devrim
Lamure Kitap

Ölüler özlemez.
Sadece beklerler sessiz sakin çürüyüşlerinde.
Öyle yatarlar upuzun…
Acıkmazlar. Düşünmezler açlığı.
Ölüler bebeklerini özlemezler…
Ölüler sevmez deliler gibi…
Kalpleri sızlamaz her yoksunlukta.
Acılarını nereye gömecekler ki zaten,
Yeterince gömülmüşken kalpleri?
Ölüler üşümez soğuklarda.
Rüzgar eser gider üzerlerinden.
Rutubetli bir korku sarar bedenlerini,
Gözyaşı kadar sakin, sessiz ve temiz.
Ölüler beklemez kimsenin gelmesini.
Ölüler kadar sakin. Dinlenmiş ve huzurlu.
Yok olacakmışcasına yavaş yavaş.
Hayat geçsin, aksın bir rüzgar gibi.
Gömüldüğüm karanlık çukura acı uğramasın.
Zaman kalmasın. Zaman, uçsun.
Ölüler gibi olayım. Ölüler gibi…
(Arka kapak)

Arka kapağındaki bu şiire vurulup aldığım bir kitaptı bu, hatırlıyorum.
Kısa öykülerin yer aldığı bu kitabı çok sevmiştim zamanında. Güzelce bir kitaptı.
Jan Devrim son dönem öykü yazarlarında. Öyle çok ahım şahım bir şey de beklememek gerekiyor yine de. Ben biraz Sait Faik tadı almıştım.



14 Eylül 2013 Cumartesi

Araba Sevdası

         

         Araba Sevdası
         Recaizade Mahmut Ekrem
         Karınca Kitabevi
         İnsanlıkla alâkalı olarak her an ve gün çevremizde meydana gelen ibret verici olaylara ve ortaya çıkan durumlara şiir ve felsefe açılarından bakıldığında bunların çoğu hazin görünür. Bunların bir kısmının gözyaşıyla, diğer bir kısmında şaşkınlık ve gülümsemeyle karşılaşmasındaki fark, olayın acı verici olmasından değil, tarafımızdan değerlendirilmeleri açısındandır.
            Konusu gerçek hayattan alınan ve gerçeklere çok yakın olarak, hayal gücünün yardımıyla yazılan hikâye ve romanlar ise, insanlarla alâkalı olayları ve durumları en güzel biçimde yansıtan birer ibret aynasıdır.
            (Arka kapak)
         Balıkesir’den bildiriyorum. Hâlâ! Okuyalı çok oldu ama blogumda bulunsun istiyorum.
         Vakti zamanında arkadaşımdan ödünç alarak okuduğum ve çok sevdiğim bir kitaptı Araba Sevdası. Daha sonra arkadaşım evlenirken kitaplığını bana devretmişti ve benim olmuştu. (Evet, o koca kütüphane nasıl oluştu sanıyorsunuz!)
         Herhalde bu kitabı bu kadar çok sevmemin nedeni; günümüzle de çok uyuşuyor olması. Çoğu insan –nedense- Türk Klasiklerini sevmez ama bence çok güzel eserler var arasında. Bu kitapta da aşırı özenti yaşayan bir adam ve kendi hayal dünyasında yücelttiği kadın var. Sonra adamın yegane amacının şık giyinip gezmek tozmak olması. Her lafının arasına Fransızca kelimeler sıkıştırması…

         Çok şey değişmemiş o günden bu güne demek ki…

12 Eylül 2013 Perşembe

Muhteşem Gatsby

    


         Muhteşem Gatsby
         F. Scott Fitzgerald
         Türkçesi: Figen Yanık
         Remzi Kitabevi

         “Dünya yalpalaya yalpalaya güneşten uzaklaştıkça malikane aydınlanır; orkestra şimdi sarı bir kokteyl müziği çalıyordur, insan sesleri bir perde yükselir. Kahkahalar giderek kolaylaşıp bol keseden dağıtılır, şen bir sözcük yeter patlamasına.”
         Bir kitaba ölümsüzlük katan, onun zamana meydan okuyan doğasıdır. F. Scott Fitzgerald’ın “Muhteşem Gatsby”sini klasikler arasında bile ayrıcalıklı bir konuma yerleştiren de budur. Eskimeyen dili, anlatımı ve konusu…
         Muhteşem Gatsby, okuru 1920’lerin her daim gönülçelen, yürek burkan dünyasına çağırıyor… Can yakarken göz kırpan, dans ederken yas tutan ışıl ışıl karanlıklar sofrasına, o bir türlü gerçekleşmeyen “Amerikan Rüyasıéna… Orkestranın caz adımları eşliğinde yarınsız ve dünsüz bir zamandan bakmak için…
         (Arka kapak)
        
         Merhaba!
         Balıkesir’den bildiriyorum şu an. Okullar açılmadan son bir kez evime geleyim dedim.
         Bu kitabı okumayı çok istemiştim ama Kuşadası’nda sadece İngilizcesini bulabilmiştim. Daha sonradan –geçtiğimiz haftalarda- filmini izleme fırsatım oldu. Hemen bir iki gün sonrasında da Türkçesini buldum. Önce Türkçesini okudum ben de.
         Filmini de izledim madem karşılaştırmasını da yapayım. Filmiyle son bölümü hariç çok büyük fark yok arasında bir kere. Filmde de görsellik, anlatım tarzı çok güzeldi. Kitabı da zaten çok sevdim.
         Filmde Daisy’i biraz daha masum göstermişler ama kitapta öyle değil.
         Kitapta son bölüm daha detaylı işlenmiş ama filmde biraz hızlı geçilmiş bence. Daha çok üzerinde durulabilirdi bence ki en çarpıcı bölümü de buydu belli ki.
         Filmde Daisy’nin kuzeni Carraway hep yalnız, yapayalnız bir adam olarak kalakalıyor en sonda da ama kitapta golfçü bayanla az da olsa yakınlaşıyor ve kitabın en sonunda da Gatsby’e en yakın olan yine o.
         Ama hangisini daha çok sevdin derseniz ikisini de aynı oranda sevdim.


         

4 Eylül 2013 Çarşamba

Arada

               

         Arada
         Behçet Necatigil
         Varlık Yayınları

         İçinde 35 adet şiir bulunan ve yazarından imzalı bir kitap daha. Taze bitti. :)
         Şiir okumayı çok severim. Ama sesli okumayı beceremem. Hatta bir şiir okuyup gidip düşünüp sonra gelip tekrar okuyanlardan da değilim. Hepsini aynı anda okuyup bitirmeyi severim. Sonra da beynimde, gözlerimin önünde uçuşan kelimeler…
Kafa karışıklığını seviyorum yani.
Yine çok severek okuduğum bir kitap oldu. İki şiirini çok sevdim özellikle. Biri “Kirli Soru” isimli şiiri, diğeri de kitaba da ismini vermiş olan “Arada” şiiri.
Buyrun o zaman:

Kirli Soru

Benim oralarda hiçbir işim yoktu,
Şeytana uydum.
Aç ahtapotlar kaynaşırken dipte,
Kaypak karanlıkta sürükleniyordum.

İnce yüzünüzde üzgünce bir bakış
Birden sizi gördüm.
Açtı arı doruklarda bir safran
Durdum.

İlk sevgili güldü yitik anılardan
Mutsuz, yalnız.
Sessiz kınamanızı, utançlarda küçülmüş,
Aldım, geri döndüm.

Gelsem,
Siz yine orda mısınız?





         

3 Eylül 2013 Salı

Markopaşa Yazıları ve Ötekiler

         


         Markopaşa Yazıları ve Ötekiler
         Sabahattin Ali
         Derleyen: Hikmet Altınkaynak
         Cem Yayınevi

         Cem Yayınevi, toplumcu gerçekçi Türk öyküsünün öncülerinden Sabahattin Ali’nin bütün eserlerini sunmaktadır. Atilla Özkırımlı’nın basıma hazırladığı kitaplarının yanısıra, 1930-1947 yıllarını kapsayan dönemde Sabahattin Ali’nin çeşitli dergi ve gazetelerde çıkan yazıları da Hikmet Altınkaynak tarafından derlendi. Toplu eserleri arasında bulunmasının gerekliliğine inandığımız bu yazıların bugün de anlamından, öneminden ve güncelliğinden hiçbir şey kaybetmediği görülecektir.
         (Arka kapak)

         Arka kapak yazısında da dediği gibi hâlâ çok önemli ve güncelliğini kaybetmeyen yazılar var kitabın içinde. Hele ki son 11 yılda yaşadıklarımıza “cuk” diye oturuyor.
         Sabahattin Ali, benim en sevdiğim yazardır. Bu kitap haricinde tüm kitaplarını okumuştum. Bu kitabı da Balıkesir’in tüm kitapçılarında arayıp bulamamıştım. Nitekim varlığından bile haberdar değillerdi. Daha sonra İstanbul’dan çok sevdiğim bir büyüğüm buldu, yolladı sağolsun. Yolladı yollamasına da –ki bu 2008-2009 yıllarında falandı- ben kitabı anca okudum. Elim gitmemişti bir türlü. Nedeni belliymiş. Son zamanlarda yaşadıklarımızı yeniden gözden geçirmeme yaradı kitap.
         Kitapta, Sabahattin Ali’nin çeşitli dergilerde yayınlanan köşe yazıları ve kendi çıkarttığı Markopaşa, Merhumpaşa ve Malumpaşa dergilerinden çıkan yazıları yer alıyor. Yani 1935’ten 1947’ye kadar çıkmış yazılar var.
         Bu arada Markopaşa birilerinin işine çomak soktuğu için kapattırıldı. Merhumpaşa ve Malumpaşa da öyle. Ki Sabahattin Ali, yazdıklarından dolayı hapis yatmıştır. Hatta Sinop Cezaevinde yatarken “Aldırma Gönül Aldırma” şiirini duvara yazdığı söylenir. Başka bir söylenti ise şiiri başka bir mahkumun duvara yazdığı, Sabahattin Ali’nin de onu kitabına koyduğudur.
         Sabahattin Ali’nin tüm kitaplarını okudum okumasına da bu kitap haricinde başka hiçbir kitabı yok elimde. Bence hepsini almalıyım, kütüphaneme katmalıyım, kitaplığım da bayram etmeli. Hatta bir ara da yeniden okumalıyım.