27 Kasım 2014 Perşembe

İlk Bakışta Aşk’ın İstatiksel Olasılığı

        
,


         İlk Bakışta Aşk’ın İstatiksel Olasılığı
         Jennifer E. Smith
         Çeviren: Beril Tüccarbaşıoğlu Uğur
         Artemis Yayınevi
        
         Bazen sadece dört dakikayla uçağınızı kaçırırsınız ve o dakikaların birinde gerçek aşk sizi bekliyordur.
            Hadley, hayatının en kötü günlerinden birini yaşıyordu. Babası Londra’da, Hadley’nin tanımadığı bir kadınla evleniyordu ve düğüne yetişmeye çalışan Hadley uçağını kıl payı kaçırdı. Genç kız, önceleri kadere inanmazdı. Ama havaalanında kısılıp kaldığı o gün Oliver’la tanışması, Hadley için bir dönüm noktası olacaktı. Çekici ve meraklı Oliver, daha ilk anda Hadley’nin başını döndürdü. Üstelik iki genç aynı uçakta yolculuk edecekti. Hadley ve Oliver’ın yirmi dört saat içinde geçen hikayesi, gerçek aşkın en beklenmedik anda karşınıza çıkabileceğine sizi inandıracak.
            “Romantizm ve bilgelik bir arada… Mutlaka okunmalı. Ve Oliver’la tanıştığınız an, bir sonraki uçağınızı kaçırmak için dua edeceksiniz.” –Sarak Mlynowsk-
            “Kalbinizi ısıtacak, ustaca kaleme alınmış göz yaşartıcı bir öykü.”-Lucy Peden, Bliss-
            “Modern bir atmosferde geçen klasik bir aşk hikayesi. Tesadüfi tanışmalar, uzun bakışmalar ve sonsuz olasılıklar.”-Jenny, Blogger-
            “Kalbimi müthiş sızlattı.”-Carla, Blogger-
            (Arka kapak)


         Arka kapak yazısındaki kadar olmasa da birkaç hoş saat geçirdim. Fena değildi. 

25 Kasım 2014 Salı

Karmen (Carmen)


Karmen (Carmen)
Prosper Merimee
Çeviren: Yaşar Nabi
Varlık Yayınları

Ünlü Fransız yazarı Prosper Merimee’den hiçbir şey okumamış olanlar da Bizet’in sık sık oynayan Carmen operasını seyretmiş ya da bu yapıttan esinlenerek çevrilmiş olan tam 21 filimden birini görmek fırsatını bulmuşlardır.
Bu kitapta size dünyanın bütün dillerine çevrilerek yüz yılı aşkın bir süreden beri değerinden bir şey yitirmeden okunmakta devam eden bir küçük başyapıtın yeni bir çevirisini sunuyoruz. Böylece o şaşırtıcı, esrarlı çingene kızının serüvenini ilk kez okurmlarımıza hatırlatman olanağını bulduğumuz için seviniyoruz.
(Arka kapak)

Daha önce bu yazarı ne duymuş ne de bir kitabını okumuştum. Carmen’i de opera olarak biliyordum sadece doğrusu. Öğrenmenin sonu yok. :/
Bu arada kitaptan İspanyol Çingeneleri ve Romanni dili hakkında da epey bilgi edindim. Etimolojiyi de çok severim.

Bol okumayla…

23 Kasım 2014 Pazar

Satranç

           
 
         Satranç
         Stefan Zweig
         Can Yayınları

         Raslantı sonucu eline geçirdiği bir kitapla satrancın inceliklerini öğrenerek bu oyunu bir tutkuya dönüştüren ve gidecek bu tutkusu yüzünden beyin hummasına yakalanan Dr. B.’nin öyküsüdür görünüşte Satranç. Ama derinlerde bir veda mektubudur aslında.
            Stefan Zweig’in Brezilya’da sürgündeyken yazdığı ve Şubat 1942’deki intiharından birkaç ay önce tamamladığı Satranç, Avrupa kültürünün nasyonla sosyalist tehlike altında yok oluşuna işaret eder.
            Avrupa kültürüne elvada derken yaşama da veda etmeyi seçen Zweig’in son  yapıtı Satranç, gerilimli kurgusu ve kahramanın ruhsal gelgitlerinin işlendiği dokusuyla, kısa ama her bakımdan etkileyici olağanüstü bir uzun öyküdür.
            (Arka kapak)

         Bugün instagramda dolaşırken farkettim ki bu kitabı bloga yazmamışım. Ben bu kitabı okumadım, dinledim. Okan Bayülgen’in sesinden.
         Okan Bayülgen, radyo programında kitap okuyordu bir ara. Ben de Satranç’a denk gelmiştim.
         Beni çok etkileyen bir kitaptı. Hâlâ okumayanlarınız varsa tavsiye ederim.


22 Kasım 2014 Cumartesi

Uçan Fare – Bir Farenin Yaşamöyküsü

        


         Uçan Fare - Bir Farenin Yaşamöyküsü
         Charlie S.
         Çeviren: Kıvanç Küçükyılmaz
         Say Yayınları
        
         Siz hiç uçan fare gördünüz mü? Hani kuş misali daldan dala, çatıdan çatıya konan, havada süzülüp canı istediğinde pike yapan bir fare… Peki, farelerin marongoz olabileceği aklınıza geldi mi? Tilki avlamak için kocaman sapanlar yapabilecekleri… Hilekâr, düzenbaz, şakacı, bilgiç, dost olabilecekleri… Tavuklar, atlar ve hatta kedilerle anlaşabilecekleri…
            Tanzanya doğumlu Charlie S, benzerine az rastlanır bir hayal gücü ile yazdığı Uçan Fare’de, bugüne değin pek aralanmayan bir pencereden farelere, farelerin özel hayatına, hayvan ve insanlarla olan ilişkilerine bakıyor. Mümkün değilmiş gibi görünen olağanüstü şeyleri (‘uçan fare’ karakteri, kedi-fare ilişlileri… vb.) öylesine canlı, renkli ve eksiksiz betimliyor ki, insana inanmaktan başka şans tanımıyor.
            Uçan Fare, sizi Bayan Gıt Gıt Gıdak, Bay Çürük, Koca Jim, Uğursuz Anna, Fırt Fırt, Fıs Fıs, Fır Fır, Asil Henry, Pamela Hanım… gibi birbirinden ilginç öykü kahramanları ile tanıştıracak, Farematik’in büyülü dünyasında bilmeceler havuzuna daldıracak, meşhur Fare Haritası’nın sırrını çözdürecek. Esrarengiz, heyecan verici ve fantastik olayların geliştiği Huzur Çiftliği’ne, başka bir değişle bu muhteşem öyküye konuk olmak istemez misiniz?
            (Arka kapak)

         Evet, bu bir çocuk kitabı. :) Yazın Kuşadası’nda bir etkinlik olmuştu Kitap ve Edebiyat Günleri adında. Oradan 20 kadar kitap almıştım. Uçan Fare de aralarındaydı tabii ki. Kapağını sevmiştim. Bir de ben kitap alırken kapağına bakıp alanlardan olduğum için içeriğine çok bakmıyorum doğrusu. Zaten bu da çocuk kitabı. Hep sevmişimdir çocuk kitaplarını. :)
         Lale kızımız uçan bir fare. Kitap boyunca onun maceralarını okuyoruz.

         Tavsiye ederim. Çocuklarınız da sevecektir. :)

16 Kasım 2014 Pazar

İstanbul Bir Dişi Orospu, Beyoğlu Altın Dişi

         


         İstanbul Bir Dişi Orospu, Beyoğlu Altın Dişi
         Yelda Karataş
         Telos Yayıncılık

         Acının ve ölümün kucağındaki İstanbul Ona sığınmış aşk çocuklarıyla beraber yitirdiği erdemini geri ister. Bu aşk çocukları sürekli ezber bozarlar: Sevdikleri için o kim? demezler de, o beni, derler, üstüne basa basa.
            Yelda Karataş bu kitabında İstanbul artık yazılamaz, demişse de, tükenişini iliklerinde hissettiği bu şehirden bir sevda masalı yaratmış. Kirlenen bütün insan ilişkilerine inat…
            Evet, İstanbul ve onun altın dişi Beyoğlu çamura batmıştır.
            Ama çamurun dibinde ışık vardır.
            O ışıkta kimsesiz aşklar çırpınıp durur.
            Bence, İstanbul Bir Dişi Orospu, Beyoğlu Altın Dişi adlı bu kitap geçmişin kaybolmuş güzelliklerine ve yitirilmiş masallarına yazılmış cesur bir ağıttır…
                                                                                          Cezmi ERSÖZ
         Yelda Karataş’ı çok severim.
         Ama bu kitap beni çok şaşırttı. Tek kelimeyle çarpıcıydı.
         Bu kadar etkileyici bir kitap beklemiyordum itiraf ediyorum ki.

         Okun efenim…

14 Kasım 2014 Cuma

Yakılmamış Mektuplar

         


         Fatma Cevdet Hanım’dan İhsan Bey’e Yakılmamış Mektuplar
         Hazırlayan: İ. Bahtiyar İstekli
         Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

         1920 yılının mayıs ayında Tıbbiye öğrencisi İhsan, ortak bir tanıdıkları aracılığıyla Fatma Cevdet’e bir zarf yollar. Bu zarf iki gencin arasında üç yıl sürecek bir mektuplaşmayı başlatır.
         Fatma Cevdet ve İhsan dönemin koşulları gereği kısıtlı şartlar altında görüşür, sevgilerini büyük ölçüde bu mektuplar aracılığıyla ifade eder ve yaşarlar.
         Tiyatrolar, konserler ve sinemalarda görüşme imkanı da bulurlar. İkisinin pek çok dostu da bu kültür çevresinde faaldir:
         Muhittin ve Necmettin Sadık Sadak, Melek Celal, Selami İzzet Sedes, Ali Rıfat Çağatay, Mesut Cemil, Münir Nurettin Selçuk, Celal Sabir Erozan, Kemal Niyazi Seyhun, Karl Berger ve Paul Lange’nin adları mektuplarda sıkça geçer.
         İşgal İstanbul’unda başlayan ve şehrin kurtuluş günlerinde biten bu uzun mektuplaşma, hem son Osmanlı döneminde yetişmiş iki gencin duygu dünyasına hem de İstanbul’un gündelik hayatına benzersiz bir pencere açıyor…
         (Arka kapak)

         Bu kitabın çıkmasını o kadar çok bekledim ki… 2009 ya da 2010 olmalıydı. Çevirmeninden birkaç mektubu ve olay örgüsünü dinlemiştim. O zaman çok heyecanlanmıştım. O zamanlar Osmanlıca okumayı bilmiyordum bu arada. Ama kafama koymuştum öğrenmeyi. Sanırım –nerede olduğunu bilmesem de- bir adet de kartpostal var elimde Fatma Hanım tarafından yazılan.
         Kitap Kasım 2013te çıktı. Ben bir süre başlayamadım kitaba. Elim gitmedi bir türlü. Sonra başladım ama büyük aralar verdim okurken. Az önce de bitirdim. Sonunda bitti diyorum hatta.
         Olayı ve sonunu bildiğimden olsa gerek çok heyecanlanarak okumadım.
         İnternetteki yorumları güzeldi ama. Tanınan çevrelerce olumlu eleştiriler aldı zannımca.
         O zamanın şartlarını da güzel yansıtıyor. Mektup okumaktan hoşlanıyorsanız tavsiye ederim.
         Bu da adıma imzalandı.


         

9 Kasım 2014 Pazar

Kızlar Farkına Varmıyor

         


         Kızlar Farkına Varmıyor
         Boris Vian
         Mitos Yayıncılık

         Boris Vian bu kez, kahramanı Francis’i katıldığı maskeli baloda kadın kılığına sokup, komik ama tehlikeli bir uyuşturucu çetesinin kucağına atıyor. Kahramanımız, kendine asılan lezbiyenlerle sevişmekten, kur yapan homoseksüellerle hoşça vakit geçirmekten fırsat buldukça, kötülerin hakkından kadın kılığında ama erkekçe gelmesini de beceriyor.
Ve kızlar, hiçbir şeyin farkına varmıyor.
(Arka kapak)

Akşamüzeri başladığım şu kitap beş dakika önce bitti. Evet, yarın vizelerim başlıyor ve ben çalışmak haricinde her işi yapıyorum yine. Ne yapayım, sevmiyorum ders çalışmayı. Bugün tam dört farklı kitap okudum ve birini bitirdim. Tamam tamam, arada ders de çalıştım. :/
Kitabın arka kapağını okumadım her zamanki gibi. Çünkü bazen tüm olayı arka kapağa yazıyorlar ve bence o saatten de sonra da okumanın anlamı kalmıyor. Neyse, okumadım işte ve başlarken aman ne eğlenceli bir kitaba benziyor diye geçirdim içimden.
Tamam, öyle çok sıkıldım diyemeyeceğim ama ben daha eğlenceli şeyler beklerken biraz vurdulu kırdılı ilerledi kitap.
Boris Vian da çok meşhurmuş bu arada. Ben ilk kez okudum. Kendi hayatı da oldukça ilginç bu arada. Takma isimlerle de işler yapmış anladığım kadarıyla. Kendi romanlarını başka isimle çevirmiş başka dillere. Çok ilginç geldi bana bu olay.

         Bir çok da mesleği var. Fransız mühendis, yazar, şair, müzik eleştirmeni, caz trompetçisi, şarkı sözü yazarı, sanat yönetmeni. Bunlar az buz şeyler değil doğrusu. 39 yaşında vefat etmiş ne yazık kı. Çok genç.