24 Nisan 2016 Pazar

Foto Muhabiri Ara Güler’in Hayat Hikâyesi




         
         Foto Muhabiri Ara Güler’in Hayat Hikâyesi
         Nezih Tavlaş
         Yayıncı: Fotoğrafevi

         Nezih Tavlaş’ın fotoğrafın efsane ismi Ara Güler’in hayatını anlatan kitabında sayfalar akarken alttan da Türkiye’nin 80 yıllık tarihinin geçtiğini göreceksiniz.
            Savaşlar, darbeler, medeniyetler, facialar ve dünyanın kaderini değiştiren insanlar ardında koşuşan Foto Muhabiri Ara Güler’in yaşam boyu karşılaştığı inanılması güç öyküleri soluk soluğa okuyacaksınız.
            Dünya üzerinde fotoğraftaki gerçeklik akımının temsilcileri Alfred Stieglitz, Ansel Adams, Edward Weston, Henri Cartier-Bresson ve Paul Strand’ın ardından Türkiye topraklarında, objektifinin odağına oturttuğu insanı; var olduğu gerçeklikten koparmadan, ancak aynı oranda da estetik bir biçimde fotoğraflayarak bu efsane isimlerin arasında hak ettiği yeri almıştır.
            Usta Ara Güler’in  her zaman doğru yer ve doğru zamanda olabilmek için nasıl çalışıp didindiğinin ve nasıl bir bedel ödediğinin de tanığı bu sayfalar…
            Çevirdiğini her sayfada, Ara Usta’nın hayata bakışındaki o müthiş “sense of humour”u hissedecek, beyinlerimize kazınan unutulmaz karelerinin de aslında hiçbir şekilde şans veya rastlantıyla oluşmadığını göreceksiniz.
            (arka kapaktan)
        
         Herkes fotoğraf çekmeyi ya da çektirmeyi sever. Ben de seviyorum. Hatta lisede küçücük dijital bir fotoğraf makinesi alabilmek için aylarca para biriktirmiştim. Tabii bunun için de okula yaya olarak gidip otobüse binmemiştim. :) O makineyle neler neler çektim.
         Büyüdükçe olayların ya da görüntülerin arkasındaki hikayeler daha çok ilgimi çekmeye başladı. Ara Güler’i de bu yüzden seviyorum aslında. Sadece fotoğraf çekmemiş zamanında. O fotoğraflarla birlikte röportajlar da yapmış. Bir de dünyada kimlerin kimlerin fotoğraflarını çekmiş.
         Kitapta da yaşamı anlatılıyor. Nezih Tavlaş’ın anlatımının yanı sıra Ara Güler’in ağzından da kesitler var ki bu kitabı daha akıcı kılıyor bence.
         Ben böyle kitaplar okumayı çok seviyorum doğrusu. Size de tavsiyemdir.

         Okuyun efenim.

Pi




        
         Pi
         Akilah Azra Kohen
         Destek Yayınları
        
         Şimdi itiraf zamanı!
            İtiraf ediyorum: Sana tuzaklar kurdum.
            Adlarını Fi ve Çi koydum.
            Can Manay’ın Duru’ya duyduğu açlıkla çıkardım seni yola,
            Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını
            Deniz’le anlatmaya çalıştım sana…
            Beni takip etmen için yolumuzu
            Onların hikayeleriyle süsledim.
            Anlamları da hemen hemen her satıra gizledim.
            Çünkü Pi’deydi asıl anlatmak istediklerim.
            Çaresizdim. Vazgeçemezdim.
            Sana bu manzarayı mutlaka göstermeliydim.
            Seninle nihayet burada buluşmak için çok emek verdim.
            Şimdi yine gel benimle, birlikte yürümeye devam edelim.
            Savaşların savaşılarak kazanılamayacağını, asıl zaferin ancak doğrudan ayrılmayınca kazanıldığını Özge anlatsın sana,
            Yaptığımız her şeyin evrende dönüp dolaşıp bize nasıl geri geldiğini Can’dan dinle,
            Analiz edebildiğimiz kadar güçlü, sadeliğimiz kadar güzel, gerçekliğimizdeki samimiyet kadar eşsiz olduğumuzu Bilge’de gör,
            Kendi değerini başkalarının gözünden biçenlerin acısını Duru’yla anla,
            Ve Deniz’in düşüncelerinde tanış geleceğin insanıyla…
            Gel benimle. Yolumuz uzun değil,
            Nihayet sana gidiyoruz, bana… BİZ’e.

            Sorgulanmamış, analiz edilmemiş bir yaşam hiç yaşanmamıştır.
         (arka kapaktan)

         Okuyalı çok oldu bu kitabı. Hatta yılbaşından önce bitirdim diye hatırlıyorum. Hiçbir şeyi yapamadığım gibi kitap yazılarımı da yazamadım. Daha yazılacak başka kitaplarım da var yani. Sırayla hepsi yazılacak inşallah.
         Gelelim Pi’ye. Serinin son kitabı Pi. Bazı şeyler netliğe kavuşuyor insanın kafasında bu kitapta. Bazı şeyler de hadi bazı karakterler de yerle bir oluyor.
         Bana göre ana karakter olarak yazılan kitabın sonunda aslında figüran oldu mesela.
         Okuyan arkadaşlarım sonuna çok şaşıracaksın demişlerdi. Pek şaşırmadım ben. Aslında hiç duymadığım bir şey değildi bu çünkü dernekte bu konu hep konuşuluyor ve üzerine bazı çalışmalar yapılıyor. O yüzden bana yabancı gelmedi.
         Üç kitabın bana hissettirdiklerini sırasıyla yazacak olursam da soğuk, sıcak ve ferah oldu.
         Genel itibariyle sevdiğim bir seri oldu. Tavsiye ederim.