Amin Maalouf
Çeviren: Samih Rifat
Yapı Kredi Yayınları
Doğu’daki
son Cenevizlilerden, antika tüccarı Baldassare Embriaco, 1665 yılı sonlarında,
soyunun yüzyıllardır yaşadığı Lübnan’dan yollara düşer. Ertesi yıl, İncil’e
göre “Canavar’ın Yılı”dır. Kimilerine göre düpedüz Mahşer: Kan, ateş, yıkım ve
her şeyin sonu… Zamanın sonu!
Dünyayı ve Baldassare’yi kurtarabilecek tek şeyse,
Yüzüncü Ad’dır. Kimselerin görmediği bir
yazma kitap ve bu kitapta açıklandığı söylenen bir ad: Allah’ın, Kuran’da
anılan doksan dokuz adının, sıradan ölümlülere bildirilmemiş olan yüzüncüsü…
Tanrı’nın gizli ve yüce adı…
Yüzüncü Ad’ın peşinden önce İstanbul’a uğrar Baldassare’nin
yolu; oradan İzmir’e, Sakız’a, Cenova’ya, Amsterdam’a, sonra da Londra’ya.
Konya’da vebanın kıyımına, İzmir’de Sebetay Sevi’nin şaşırtıcı başkaldırısına,
İngiltere’de büyük Londra yangınına tanık olur.
Korku, şaşkınlık, düşkırıklığı, umut ve aldanma, menzil
taşlarıdır bu uzun yolun. Bir de en beklenmedik anda yolcunun karşısına
dikiliveren aşk.
Sevincin, mutluluğun tek kaynağı aşk!..
(Arka kapaktan…)
Çok sevdiğim bir arkadaşımın kitabı bu
kitap. Ve yaklaşık iki yıldır bende. Sürekli okumamı, güzel bir kitap olduğunu
ve beğeneceğimi söylüyordu. Ben de elimdeki okunmayı bekleyen diğer kitaplar
nedeniyle sürekli erteliyordum. Ama en sonunda okumaya karar verdim ve başladım
okumaya.
Ama hem şu ara çok yoğun olmamdan hem
de başka bir kitapla dönüşümlü okuyor olmamdan yavaş ilerliyordu. Ta ki 21
Aralık söylentileri etrafa yayılmaya başlayıncaya kadar. :)
Ben kitapların o anki koşullara uygun
zamanlarda kendilerini okuttuklarına inanırım. Ya da bende öyle oluyor. Genelde
okuduğum bir kitap o an içinde bulunduğum şartlar ve ruh haline tıpatıp uyar ve
her biri hayatımda bir iz bırakır.
İşte Yüzüncü Ad da tam böyle oldu.
Şirince’ye gelen, rezervasyon yaptıran insanları duydukça kitaba olan ilgim
daha da arttı. :) Tabii daha da korktum. Her ne kadar yazılan Şirince masalına
inanmasam da ya dünya batarsa diye düşündüm ben de bir ara.
Ama sonuç itibariyle çok keyif alarak
okudum Baldassare’nin yolunu. Ki zaten günlük tarzında yazılması da okunmasını
bir hayli kolaylaştırmış.
Bu arada bu Amin Maalouf’tan okuduğum
ilk kitap. Semerkant’ı mutlaka okumam gerektiğini söylüyorlar. Bakalım artık…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder