5 Mayıs 2015 Salı

Yaz

         


         Yaz
         Kürşat Başar
         Everest Yayınları

                Onu gördüm ve yaz geldi.
         Sanki kapı çalınıp çocukluk yıllar sonra tekrar çıkagelmiş gibi…
         Unuttuğunuz bir anıyı bulmak gibi…
         Çok eskide kalmış, yıllar sonra yeniden duyduğunuz anda geçmiş bir zamanı size taşıyan bir şarkı gibi…
         Dağ yollarında kaybolduktan sonra birdenbire, bir dönemeçte denizle karşılaşmak gibi…
         Yaz… Bitmesini hiç istemediğim eşsiz anlar ve hiçbir şeyin, hiç kimsenin sonsuza dek benimle kalmayacağını anladığım ayrılıklar mevsimi…

         İlk kitabıyla edebiyatımıza benzersiz bir giriş yapan ve yıllar yılı insan yüreğinin, özlemin, aşkın, geçmişi geleceğe bağlayan o narin bağların izini süren Kürşat Başar, 11 yıl aradan sonra kaleme aldığı yeni romanı Yaz’la okurlarıyla buluşuyor.
         Yakın tarihimizin kritik bir döneminde dünyaya gelen, birbiri ardına yaşadığı kayıplara rağmen hayata tutunan bir gencin büyüme serüvenini, yüzleşmelerini ve bir yaz mevsimi yaşadığı sarsıcı aşkı, arka plana hızla yitip giden İstanbul’u yerleştirerek anlatıyor.
         Bir karşılaşmayla değişen hayatın, küçük bir rastlantıyla uyanan arzuların, birdenbire gittiğiniz yolu değiştiriveren olayların ve her şartta, her yerde insana devam etme, hatta yeniden, yeniden başlama gücü veren o ele gelmez sırrın peşine takılarak…
         (Arka kapak)

         Hayır, bu kitabı sırf kahramanın çocukluğu anlatılıyor diye sevmiş olamam. İçinde yaşadığı aşkı hem çok yüce hem de çok hüzünlüydü. Çok da tanıdık…
         Nedense çocukluğumu, geçirdiğim o yaz günlerini anımsatacak en ufacık şey bile beni hem deli gibi mutlu ediyor hem de hüzne boğuyor.
         Okurken çoğu yerde durup boğazımdaki yumrunun geçmesini bekledim. En çok da Murat’ın babasıyla ilgili kısımlarında. Hayır, ben öyle bir kayıp yaşamadım ama savaşın her türlüsü her hali kötü değil mi zaten.

         Siz de okudunuz mu bu kitabı? Yoksa hem hüzne boğulup aynı zamanda yüzümde silik bir gülümsemeyle okuyan ben miydim?!

3 yorum:

  1. Selam,geçtiğimiz yaz okudum beğendim hüzünlenmedim. Ancak yazarın neden yazdığını yazma serüveni benim hoşuma gitti.Sevgiyle kalın

    YanıtlaSil
  2. Ben çocukluğa dair anlatılarda nedense çok hüzünleniyorum. Güzel bir çocukluk geçirdiğimi düşünüyorum ve büyüdükçe o günleri çok özlüyorum. O yüzden hüzünleniyorum sanırım.
    Seygiyle.

    YanıtlaSil
  3. güzel bir paylaşım olmuuş.. teşekkürler..

    YanıtlaSil