23 Ocak 2017 Pazartesi

Çiçeklerin Şarkısı



Çiçeklerin Şarkısı
Christine Breen
Çeviren: Müge Atalay Bayyurt
Timaş Yayınları

Batı İrlanda’da bir kır evinde, çiçeklerle dolu bir bahçede yaşayan Iris, daha küçücük bir bebekken evlat edindikleri kızı Rose ile hayata tutunmak için elinden geleni yapmaktadır. Eşi Luke ölüm döşeğindeyken iki yıl önce ona bir söz vermiş, sonrasında da bu sözü zihninin derinliklerine gizlemiştir. Ancak bir gün doktorundan gelen beklenmedik bir haberle bütün planları değişecektir.
Bu arada artık on dokuz yaşında güzeller güzeli bir genç kız olan Rose, keman eğitimini tamamlamak için Londra’dadır. Bir yandan yüreğinde babasının yasını taşırken, okulundaki elemelerde yeteneğini göstereceği için gergin ve heyecanlıdır. Birdenbire annesini de kaybetme riskiyle yüzleşince okulda işler sarpa saracaktır.
Rose’un gerçek annesin, onu dünyaya getiren kadını bulmak… Iris, eşine verdiği bu sözü tutmak için kıtalararası bir maceraya atılır. Kendi başına bir şey gelirse Rose’un yalnız kalmaması için çıkılmış bir yolculuktur bu. Yirmi yıl öncesinden bir adres, bir isim ve belirsizliklerle dolu Boston… Kızının mutluluğu için çıktığı bu yolculukta hayatına dokunan yeni insanlar, Iris’in hayatında neleri değiştirecektir?..
Christine Breen’den, hayatın sürprizlerini kucaklamayı öğrenen bir kadının duygu dolu hikâyesi: Çiçeklerin Şarkısı…
“Aşk, kayıplar ve evlat edinme konusu üzerine bir anne ve kızının dokunaklı hikâyesi… Breen’in romanındaki karakterler, okuru hemen yakalıyor ve yürek burkan bir hikâyenin odağına taşıyor. Etkileyici bir ilk roman.”
-Publishers Weekly-
            (Arka kapaktan)

         Geçen gece bir gecede okuyup bitirebileceğim, biraz da eğlenebileceğim çiklet bir kitap arıyordum. Bilgisayarımı indirdiğim kitapların arasından seçtim kendisini ve okumaya başladım. Öncelikle söylemek isterim ki çok kolay okunur bir kitap.
         Iris, evlatlık aldığı kızının annesini aramaya çıkıyor eşi Luke öldükten sonra. Hikâyenin özü bu. Benim sevdiğim şey ise her bölümde başka birinden bahsediyor ve bu kişiler kitabın sonlarına doğru ilginç bir şekilde ortak bir paydada buluşuyorlar. Yazar bence bunu çok güzel kotarmış.
         Eksik bulduğum kısım ise Rose ile ilgili bölümlerin çok yüzeysel tutulması oldu. Bence biraz daha işlenebilirdi o kısımlar.
         Kitabı okumaya ara verdiğimde hakkında yapılmış yorumlara göz atmıştım ve herkes sonunun muhteşem olduğunu yazmışlardı. Bana göre son kısımları iyiydi fakat sonu sönük kalmıştı.
         Kitabı okurken hep Hamdi Koç’un Çiçeklerin Tanrısı isimli kitabını hatırladım. Bu kitapla tek ortak noktası çiçekler aslında. Konuları benzer değil. Ama ilginç bir şekilde aklım sürekli o kitaba kaydı.
         Kitabın İrlanda’da geçiyor oluşunu ise çok sevdim. Bu arada ilk kez İrlanda’da geçen bir kitap okuyorum. Sanırım yazar da İrlandalı. Hem İrlandalı arkadaşlarım olduğundan hem de İrlanda’yı çok merak ettiğimden İrlanda ve Iris’in yaşadığı yerle ilgili betimlemeleri çok severek okudum.

         Ben gece yarısından sonra başlayıp yüzde 95’ini falan okudum. Sabah da kalan kısmını okuyup bitirdim. Hoşça birkaç saat geçirmek isterseniz tavsiye edebilirim. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder