Sınırın Güneyinde, Güneşin Batısında
Haruki Murakami
Çeviren: Pınar Polat
Doğan Egmont Yayıncılık
Okuru
kıskıvrak yakalayan, akıllardan çıkmayacak bir eser. The New York Observer
Tokyo’nun varlıklı mahallelerinden birinde, sıradan ve
sorunsuz gibi görünen bir hayat süren Hacime, hiçbir zaman sahip olduklarından
daha fazlasını istememiştir. İyi bir evliliği, iki kızı vardır. Şehirdeki iki
caz kulübünün sahibi olarak kıskanılacak bir kariyere sahip olmuştur. Yine de
hayat ve kariyeriyle ilgili sinsi bir yetersizlik duygusuna kapılmaktan kendini
alamaz. İlk gençliğinde aşık olduğu, akıllı ancak tuhaf bir yalnızlık duygusu
uyandıran Şimamoto’nun anısı, kalbini gölgelemektedir. Yağmurlu bir gecede,
eskisinden çok daha güzel ve etkileyici görünen Şimamoto yeniden karşısına
çıkar. Hacme artık gerçek anlamda bir dönüm noktasında olduğundan emindir.
(Arka kapaktan…)
Murakami’nin daha önce iki kitabını
okumuştum: İmkansızın Şarkısı ve Koşmasaydım Yazamazdım. Ve iki kitabı da çok
sevmiştim. Hem Japonca öğrendiğim ve Japon yazarlardan daha fazla okumak
istediğimden hem de Murakami’nin dilini sevdiğimden tüm kitaplarını okuma
hedefim var. Geçen gün Ali sana bir kitap alabilirim deyince Sınırın Güneyinde,
Güneşin Batısında’dan yana kullandım tercihimi.
Seveceğimi bildiğim için büyük bir
merakla okudum kitabı. Murakami’nin dili çoğu kişiye durgun gelebilir Japon
olduğu için. Japon yazarlarının ve kültürünün genel özelliği bu bence. Sakin bir
çerçeve içerisinde ilerliyor kitaplar. Ama ben bu sakinliğin içindeki akıcılığı
seviyorum.
Sınırın Güneyinde, Güneşin Batısında’da
Hacime’nin hayatının çocukluğundan 30’lu yaşlarının sonlarına kadar olan
kısmını okuyoruz. Şimamoto ile olan ilişkisinin nasıl hayatını etkilediğini
demeliyim daha doğrusu.
Kolay okunur, sakin ama akıcı bir
kitaptı bence.
Tavsiye ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder