30 Nisan 2018 Pazartesi

Öyle Güzel Bir Yer Ki


         


         Öyle Güzel Bir Yer Ki
         Murat Gülsoy
         Can Yayınları
        
         Camdan bir kutunun içinde kısılı kalmış gibiydi. Başının üzerini yokladı, orada da camdan bir tavan vardı belli ki. Görünmeyen duvarı yumrukluyor, bağırarak yardım istiyordu. Ama kutu sımsıkı kapalı olduğu için sesini duyuramıyordu sanki. Birden başının üzerinde bir ağırlık hissetti, elini kaldırdı, tavan hareket ediyordu. Yavaş yavaş bir piston gibi aşağı iniyordu. Önce direnmeye çalıştı ama görünmeyen tavan güçlüydü.
         Fırtınalı bir gecede eskici Kerem’in dükkanında bir araya gelen eski lise arkadaşları geçmişe doğru karanlık bir yolculuğa çıkarlar. Kerem için bu yolculuk hem yeni bir aşkın kapısını aralayacak hem de yıkımın başlangıcı olacaktır. Yaşadığı ülkenin geçmişi, günü ve geleceği Kerem’in peşini bırakmaz. Binaların, parkların, bütün şehrin dönüşüp yerle yeksan olduğu bir zamanda roman kahramanları yıkımdan kurtulabilecek midir?
         Murat Gülsoy okurunu bir yandan hayatın sonsuz anlarını kaydeden bir zihne davet ediyor diğer yandan görünmez bir kapanın içinde kısılı kalmış küçük hayatların, bireysel acıların, bencil hırsların hemen yanı başında kanayıp duran geçmişe ait söylenmeyenleri işaretliyor.
         Öyle Güzel Bir Yer Ki, siren seslerine kapılıp giden yaşamımızın, alacakaranlık dünyamızın romanı...
         (Arka kapaktan...)

         Bu kitap #kitapagacisabitfikirkulubu kitabımızdı. Geçen ay da Hakan Bıçakcı’nın Uyku Sersemi’ni okuduğumuz için bu kitap bana hep onu hatırlattı. Yine bir bina yıkımı var yani. O yüzden okurken biraz sıkıldım.
         Normalde kitaplarda tekrar eden bölümleri severim ama bu kitapta onu da sevemedim.
         İçine çok giremediğim ve içim sıkılarak okuduğum bir kitap oldu ne yazık ki. Oysa isminden midir nedir çok umutluydum bu kitaptan. Belki de doğru zaman değildi okumak için. Bilemiyorum ama çok sıkıldım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder