Az
Hakan Günday
Doğan Kitap
“Diyebilirsin ki bir insanı,
fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? Halksın.
Belki de çok az… O zaman şöyle demeliyim: Seni az tanıyorum… Az…
Sen de fark ettin mi? Az dediğin,
küçücük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir
alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var.
Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri
başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip
de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine
kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi…”
Bir tarikat şeyhinin oğluyla
evlendirilen 11 yaşındaki korucu kızı Derdâ ile hapisteki bir gaspçının aynı
yaştaki oğlu “mezarlık çocuğu” Derda’nın bir mezarlıkta kesişen hayatlarının,
bu iki çocuğun kırk yıl boyunca her tür şiddetle yontulup birbirlerine
hazırlanışlarının, (bütün anlamlarıyla) Yazı’nın onları birleştirmesinin
hikâyesi. Çocuk şiddeti, hayatın şiddeti, aşkın şiddeti, inancın şiddeti,
hırsın şiddeti üzerine, A’dan Z’ye şiddet üzerine, dilin ve yazının şiddetiyle
bir roman.
(Arka kapak)
11 yaşındaki Derdâ’nın annesi
tarafından okuldan alınıp bir tarikat şeyhine gelin olarak verilmesiyle
başlıyor kitap. Maalesef ki hala günümüzde de görülen çocuk gelinlerden biri
Derdâ’da. Londra’ya götürülüyor. Gerdek gecesinde de hayatındaki ilk şiddetle
tanışıyor. Kocası onunla savaşır gibi birlikte oluyor, döverek. İlk gecesinde
tanıştığı şiddetten kurtulmak için diğerleri gibi kendini öldürmeyi seçmiyor
Derdâ. Acıyı değil de zevki seçiyor.
Oradan
kurtulabilmek için paraya ihtiyacı olduğunu biliyor ve tabii İngilizce’ye.
Bunun için de karşı dairesindeki adam ve arkadaşlarıyla mazo-sado ilişkilere
giriyor ve filmler çekiyor. O sıralarda eroinle tanışıyor.
Derda
ise bir mezarlık çocuğu. Mezarlığa ölülerini ziyarete gelen insanlardan para
alıyor mezarları sulayıp temizleyerek. Ölen annesini kesip parça parça gömüyor
mezarlığa 11 yaşındayken. İlk şiddetiyle böyle tanışıyor. Büyüdüğünde
mezarlıkta çalışamayacağını anlıyor ve korsan kitap basan bir matbaada
çalışmaya başlıyor. Bir gün eline aldığı bir kitapta o göre göre ezberlediği
ismi görüyor. “Oğuz Atay” Ondan sonra da okumayı öğreniyor. Oğuz Atay’ın tüm
kitaplarını, hayatını okuyor. Ve Oğuz Atay’ı anlamayan insanları, onun
ölümünden sorumlu tutuyor ve hepsini öldürmeye karar veriyor. Daha sonra
babasını dövüp iki adamı öldürülüyor ve 24 yıl hapis cezasına çarptırılıyor.
Derdâ’yla
hücresinde bir filmde tanışıyor. Derdâ’nın çektiği o son filmde. Ona âşık
oluyor ve bir mektup yazmak istiyor. Bunun için de yazmayı öğreniyor. Hapisten
çıktığı gün Oğuz Atay’ın mezarına götürülüyor ve Derdâ’ya karşılaşıyor.
Hakan
Günday’ın okuduğum 3. kitabı bu. Daha ilk kitabına başlarken bu adamın
yazdıklarını çok seveceğimi biliyordum. Nitekim öyle de oldu. Bu kitabını da
çok sevdim. Okumanızı şiddetle tavsiye ederim.
okudum ve çok beğendim herkesede tavsiye ederim
YanıtlaSilBence de bence de. :)
YanıtlaSil