18 Kasım 2012 Pazar

Az


         
         Az
         Hakan Günday
         Doğan Kitap
        
         “Diyebilirsin ki bir insanı, fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? Halksın. Belki de çok az… O zaman şöyle demeliyim: Seni az tanıyorum… Az…
         Sen de fark ettin mi? Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi…”

         Bir tarikat şeyhinin oğluyla evlendirilen 11 yaşındaki korucu kızı Derdâ ile hapisteki bir gaspçının aynı yaştaki oğlu “mezarlık çocuğu” Derda’nın bir mezarlıkta kesişen hayatlarının, bu iki çocuğun kırk yıl boyunca her tür şiddetle yontulup birbirlerine hazırlanışlarının, (bütün anlamlarıyla) Yazı’nın onları birleştirmesinin hikâyesi. Çocuk şiddeti, hayatın şiddeti, aşkın şiddeti, inancın şiddeti, hırsın şiddeti üzerine, A’dan Z’ye şiddet üzerine, dilin ve yazının şiddetiyle bir roman.
         (Arka kapak)

         11 yaşındaki Derdâ’nın annesi tarafından okuldan alınıp bir tarikat şeyhine gelin olarak verilmesiyle başlıyor kitap. Maalesef ki hala günümüzde de görülen çocuk gelinlerden biri Derdâ’da. Londra’ya götürülüyor. Gerdek gecesinde de hayatındaki ilk şiddetle tanışıyor. Kocası onunla savaşır gibi birlikte oluyor, döverek. İlk gecesinde tanıştığı şiddetten kurtulmak için diğerleri gibi kendini öldürmeyi seçmiyor Derdâ. Acıyı değil de zevki seçiyor.
Oradan kurtulabilmek için paraya ihtiyacı olduğunu biliyor ve tabii İngilizce’ye. Bunun için de karşı dairesindeki adam ve arkadaşlarıyla mazo-sado ilişkilere giriyor ve filmler çekiyor. O sıralarda eroinle tanışıyor.
Derda ise bir mezarlık çocuğu. Mezarlığa ölülerini ziyarete gelen insanlardan para alıyor mezarları sulayıp temizleyerek. Ölen annesini kesip parça parça gömüyor mezarlığa 11 yaşındayken. İlk şiddetiyle böyle tanışıyor. Büyüdüğünde mezarlıkta çalışamayacağını anlıyor ve korsan kitap basan bir matbaada çalışmaya başlıyor. Bir gün eline aldığı bir kitapta o göre göre ezberlediği ismi görüyor. “Oğuz Atay” Ondan sonra da okumayı öğreniyor. Oğuz Atay’ın tüm kitaplarını, hayatını okuyor. Ve Oğuz Atay’ı anlamayan insanları, onun ölümünden sorumlu tutuyor ve hepsini öldürmeye karar veriyor. Daha sonra babasını dövüp iki adamı öldürülüyor ve 24 yıl hapis cezasına çarptırılıyor.
Derdâ’yla hücresinde bir filmde tanışıyor. Derdâ’nın çektiği o son filmde. Ona âşık oluyor ve bir mektup yazmak istiyor. Bunun için de yazmayı öğreniyor. Hapisten çıktığı gün Oğuz Atay’ın mezarına götürülüyor ve Derdâ’ya karşılaşıyor.
Hakan Günday’ın okuduğum 3. kitabı bu. Daha ilk kitabına başlarken bu adamın yazdıklarını çok seveceğimi biliyordum. Nitekim öyle de oldu. Bu kitabını da çok sevdim. Okumanızı şiddetle tavsiye ederim. 

2 yorum: