2 Kasım 2012 Cuma

Şibumi




         Şibumi
         Trevanian
         E Yayınları

         Şibumi gizemli ve şaşırtıcı yazardan gerçek bir kahramanın inanılmaz öyküsü üzerine felsefe ve edebiyatın iç içer bulunduğu hayranlık uyandıran bir kurgu.

         Nicholai Hel, özellikleri ve özgün kişiliğiyle gerçek bir roman kahramanı… Yarı Rus, yarı Alman asıllı soylu bir Amerikan düşmanı. Şanghay’da doğmuş, bir Japon generali tarafından büyütülmüş ve bir Japon bilgesinden Go oyununu öğrenmiş. Öğrenilmesi çok zor olan Bask dili dahil yedi dili ana dili gibi konuşuyor. Plastik kartla ya da kurşun kalemle bir insanı rahatlıkla öldürebilecek ustalıkları edinen, üstün düzeydeki “yakın algılama” yeteneği sayesinde fotoğrafı bile çekilemeyen bu profesyonel, korkusuz, yenilmez savaşçı ve gerçek filozof, günün birinde emekli olarak çekildiği şatosundan amansız ve acımasız bir dövüşe katılmak üzere çıkıyor…
         (Arka kapaktan)

         Bu kitabı uzun zamandır bitirmeye çalışıyorum. Nedense –çok ilgilenmeme ve ikinci yabancı dilim Japonca olmasına rağmen- Japonya’yla ilgili ya da Japonya’da geçen olayları anlatan anlatılar ya da romanlar bir türlü akmıyor bende okurken. Neden olduğunu bir türlü anlayamıyorum ama merakım ve inadım ağır bastığından her seferinde o kitabı bitirebilmek için büyük bir uğraş veriyorum.
         Bu da o kitaplardan biri oldu. Hem de çok enteresan bir kurgusunun olmasına rağmen.
         Şibumiyi basitliğin güzelliği gibi tanımlayabiliriz sanırım. Nirvanaya ulaşmak gibi en üst seviyeye ulaşmaya dayanıyor. Tabii en belirsiz, dikkat çekmeyen ve en basit halle.
         Kitabın ana kahramanı Nicholai Hel, artık itildiği sebeplerden dolayı diyelim bir katil oluyor ve en basit bir nesneyle bile bir insanı kolayca öldürebiliyor.
         Benim bu kitabı okumaya başladığımda beklentim yüksekti. Karşılamadı mı? Tabii ki karşıladı. Ama başka yönlerden.
         Mesela ben cinayetleri hakkında bahsedeceğini düşünürken onları çok yüzeysel geçmişti. Tabii ki öldürme tekniklerini merak etmiyordum ama işte olayın gelişme aşamasını, görüştüğü adamları ya da sonucunu bilmek isterdim doğrusu.
         Öte yandan Hel’in bir katile dönüşmeden önce üç yıl boyunca hapishanede geçirdiği yıllarını, kendisine çizdiği programı uygulayışı ve Bask dilini öğrenme sürecini anlatışı çok güzeldi.
         Go oyununu biraz daha detaylı anlatmasını isterdim doğrusu.
         Ama Hel’in uğraştığı mağaracılık ya da mağara keşfi gayet güzel ve keyifli anlatılmıştı.
         Bu kitap hem çok zorlanarak okuduğum –benden kaynaklanıyor kesinlikle- hem de çok çok sevdiğim bir kitap oldu. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder