8 Kasım 2016 Salı

Ateş ve Su 2



         Ateş ve Su 2
         İmran Tohumcu
         Epsilon Yayınları
         “Biz her zaman farklıydık. Normal diye bir kavram bizim hayatımızda hiç var olmamıştı. Zıttık, birbirimizle uyuşmuyorduk. O siyahsa ben beyazdım. O karanlıksa ben aydınlıktım. O soğuk bir kış rüzgarıysa ben ılık bir yaz esintisiydim. Biz Ateş ve Su’yduk. Evrende bilinen en büyük zıtlıktık. Belki birlikte olmamız bile hataydı. Hiç yan yana gelmemeliydik. Ama kader, bizi bir araya getirmişti. Belki de biri bir araya getiren sadece tesadüftü…
            Ateş benim bu dünyadaki cehennemimdi.”
            “O, bu zamana kadar karşılaştığım en farklı, en tuhaf, en değişik insandı, çoğu zaman beni çileden çıkarsa da benim ufaklığımdı işte. Her şeyine her şeyimle değer verdiğim tek kızdı. O inatçı tavrı, beni sahiplenişi, benden bir türlü vazgeçmeyişi, ona yaptıklarıma rağmen hala yüzüme bakıp beni sevebildiğini açık açık söylemesi ve daha sayabileceğim birçok neden varken Melisa’nın kalbimdeki yeri bambaşkaydı. Kelimelerle tarif edilmezdi. Onu ilk gördüğüm zaman nasıl sadece bir kız çocuğu diye içimden geçirdiysem, şimdi de sadece benim her şeyim diyordum. Çünkü öyle olmuştu. Öyle olmayı kendi masumluğuyla, kendi elleriyle başarmıştı.
            Melisa, benim bu dünyadaki cennetimdi.”
            (Arka kapaktan)

         Yazarı Ateş ve Su’yu çok uzun olduğu için iki kitap halinde yayınladıklarını söylemişti Wattpad’de. Haklı, uzunca bir kitap. Çok şey yaşıyorlar.
         Açıkçası ben bu ikinci kitabı daha çok sevmiştim. Melisa büyüdü çünkü. Çok zor şeyler yaşadı, yaşamın kıyısında dolandı ama büyüdü. İlk kitaptakinin aksine anlatım dili bile daha olgundu.
         Ateş de Melisa’yla birlikte büyüdü aslında. Değişti; sevmeyi, değer vermeyi öğrendi.
         Sonrası mı? Kitabı okuyun.
        


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder