Deliduman
Emrah Serbes
İletişim Yayınları
Tek
başıma da kalsam, dünyanın bütün hükümetleri ve onlara oy verenler bana karşı
da olsa, dünyanın bütün hükümetlerine karşı ayaklananlar ve onlara destek
verenler bana karşı da olsa; bütün dünya, yedi milyar küsur insan tek tek bana
karşı da olsa…
On yedi yaşındaki Çağlar İyice konuşuyor. Kız kardeşi
Çiğdem’i, onu meşhur etme ümitlerini, belediye başkanı dayısını, yakın arkadaşı
Mikrop Cengiz’i, taşra muhabbetlerini, depresyonun eşiğindeki annesini, hiç
unutamadığı dedesini, hatırlarken katlettiği babasını anlatıyor.
Deliduman, dermansız ve güdük bir ilçeden haykırmaya
başlıyor, İstanbul’a uzanıyor. Çocukluğumuzun, hatıralarımızın ve bütün
sokaklarımızın üzerinden dangır dungur geçen imar ve para iştahına lanet! Riyakâr
dünyaya, Allahsız sermayeye, martılara, küçük bir kızın kalbini kıranlara isyan
ediyor. Barikatların arkasında, soluk soluğa, yapayalnız, erken kaybeden bir
delidumanın öfkesini çemkiriyor.
Emrah Serbes, zamanın ruhunu, Gezi’nin isyancılarını,
hürriyetleri için öksürenleri, yerinde duramayanları, küfredenleri, ağlamayı
unutmak için yumruğunu sıkanları resmediyor.
Deliduman, büyük zamanın ve her zaman kenarda kalanların
romanı.
(Arka kapaktan…)
Çağlar İyice’yi dinliyorsunuz kitap
boyunca. Günümüz gençlerinin haleti ruhiyesini ve günümüz aile yapısını anlayabilmek
için önemli olduğunu düşünüyorum.
Ben
kitapta Gezi’ye dair daha fazla şey okuyacağımı düşünmüştüm ama o kadar fazla
değinilmemiş. Zaten Çağlar İyice’nin yaşadığı Kıyıdere’den başlayıp sonra
İstanbul’a uzanıyor.
Kitap
oldukça akıcıydı bu arada. Yolda işe gidip gelirken okumama rağmen hemen bitti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder