Herkesin harcı değil insan yığınlarıyla
yıkanıp, yunmak, kalabalığın tadına varabilmek. Ayrı bir sanattır o.
İnsanoğullarının hesabına bir dirim sofrası donatmak, anca beşikte içlerine bir
melek tarafından maske takıp tebdil gezme hevesi, evden barktan tiksinti, bir
yolculuk ateşi üflenmiş kimselere vergidir.
Çoklukta yalnızlık, döllü döşlü, harlı
bir ozan için birbirinin yerini tutabilen eş deyimlerdir. Yalnızlığını
şeneltemeyen kişi, hiç iş-üstü bir kalabalığın ortasında yalnız kalmak nedir
bilebilir mi?
Mesrebince hem kendi hem başka
olabilmektir ozanın başkalığı. O, kendine bir ten arayan başı-boş ruhlar gibi
aklına esti mi istediği kimsenin kişiliğine bürünebilendir. Bir onun için
ardına kadar açıktır her şey. Önünde kapalı gibi duran kapılar varsa hor görüp
yanaşmadığı içindir bu.
O düşünceli, yapayalnız gezgin, bu
evrensel kaynaşmadan bir acayip esrüklüğe varır. Kalabalıkla sarmaş dolaş
oluveren ozan, kasalar gibi kapalı benciller, istiridyeler gibi, kabuk bağlamış
tembellerden oldum olası uzak, hep görevliklere karşı çıkar, rast geldiği her
uğraşı, her kederi, her sevinci benimser, basar bağrına.
Bu tarife sığmaz cümbüş, bu her önüne
çıkanın, her önüne gelenin kucağına, hayır adına, şiir adına atılıveren ruhun
bu mübarek orospu hali yanında insanların aşk dediği nesne ne dar ne ufak ne
püften şeydir.
Aradabir bu dünyanın mutlu kişilerine,
aptalca gururlarını bir an kırmak için bile olsa anlatılmalı ki, onlarınkinden
çok daha üstün, çok daha genişi çok daha seçkin mutluluklar vardır. Kolonileri
kuranlar, gezici papazlar, o dünyanın bir ucuna sürülmüş misyonerler bu sırlı
esrüklüklerden bir şeyler bilirler elbet; dudaklarının kurduğu o koskoca çevre
içinde zaman zaman onların kötü talihlerinden dem vurmaya, yaşadıkları arık
hayatı yermeye kalkanlara bıyık altından gülmüş olmalılar.
Charles
Baudelaire
Çeviren: Can
YÜCEL
İçe Kapanış
kitabından, sayfa: 59 - 60
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder