29 Aralık 2013 Pazar

Katı

         


         Katı
         Turgut Yüksel
         Çitlembik Yayınları
        
         “…O seni Dran’ın ülkesine hızla götürecektir.” –Sıvı’dan
            “Galiba öldün…
            Aşk üstüne artık kimin yeni söyleyecek bir şeyleri olabilir, yüzyıllardan beri söylenileni farklı dizilimlerde yeniden tekrarlanmaktan başka? Yeni söylenebilecek tek şey şu olmalı: İyi aşk mutlaka bitmeli…
            Bu arada sana ismimi söylemeyi unuttum.
            Ben Dran…
            Ve artık duymayan kulaklarına şınu fısıldayabilirim:
            Hayatını biçimlendiren insanlarla cehennemin dibinde buluşacağım ve onların yüzüne bakacağım.”
            (Arka kapaktan)
        
         Osmanlıca kursuna gidiyorum ben Ekimden beri. Ama son iki haftadır falan kurs Kuşadası İlçe Kütüphanesi’nde veriliyor. Zaten Hocamız da kütüphanenin müdürü. Ben de üye olmuştum kütüphaneye zaten. Daha önce de pazarlamayla ilgili bir sürü kitap alıp bitiremeyip geri vermiştim. Yoğumum zaten de elimde okunmayı bekleyen çok yarım kitap var diye almıyordum kütüphaneden. Ama son gidişimde dayanamadım ve bu kitabı aldım. Artık kabı mı ilgimi çekti yoksa adı mı bilemiyorum.
         Kısa kısa öykülerden oluşuyor kitap. Ve benim sevdiğim gibi kısa cümlelerle örülmüş hepsi. Öyle ağdalı cümlelerden çok hoşlanmıyorum çünkü. Öykü dediğin kolay okunur olacak. Bu kitap da öyle. Ve yine benim sevdiğim gibi durum öykülerinden oluşuyor. O yüzden çok severek bir çırpıda okuyoverdim kitabı.
         Yalnız kitaptaki son iki öykü (Hasar ve Katı) kitaptaki diğer öykülerden farklıydı bence. Ya ben tuhaf bir ruh haline büründüm de öyle oldu ya da giderek ürkünç bir hal aldı öykücü ve anlatımı. Bilemiyorum. Son iki öyküyü okurken korktum biraz açıkçası.

         Ama genel itibariyle sevdiğim bir kitap oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder