Katı
Turgut Yüksel
Çitlembik Yayınları
“…O
seni Dran’ın ülkesine hızla götürecektir.” –Sıvı’dan
“Galiba öldün…
Aşk üstüne artık kimin yeni söyleyecek bir şeyleri
olabilir, yüzyıllardan beri söylenileni farklı dizilimlerde yeniden
tekrarlanmaktan başka? Yeni söylenebilecek tek şey şu olmalı: İyi aşk mutlaka
bitmeli…
Bu arada sana ismimi söylemeyi unuttum.
Ben Dran…
Ve artık duymayan kulaklarına şınu fısıldayabilirim:
Hayatını biçimlendiren insanlarla cehennemin dibinde
buluşacağım ve onların yüzüne bakacağım.”
(Arka kapaktan)
Osmanlıca kursuna gidiyorum ben Ekimden
beri. Ama son iki haftadır falan kurs Kuşadası İlçe Kütüphanesi’nde veriliyor.
Zaten Hocamız da kütüphanenin müdürü. Ben de üye olmuştum kütüphaneye zaten.
Daha önce de pazarlamayla ilgili bir sürü kitap alıp bitiremeyip geri
vermiştim. Yoğumum zaten de elimde okunmayı bekleyen çok yarım kitap var diye
almıyordum kütüphaneden. Ama son gidişimde dayanamadım ve bu kitabı aldım. Artık
kabı mı ilgimi çekti yoksa adı mı bilemiyorum.
Kısa kısa öykülerden oluşuyor kitap. Ve
benim sevdiğim gibi kısa cümlelerle örülmüş hepsi. Öyle ağdalı cümlelerden çok
hoşlanmıyorum çünkü. Öykü dediğin kolay okunur olacak. Bu kitap da öyle. Ve yine
benim sevdiğim gibi durum öykülerinden oluşuyor. O yüzden çok severek bir
çırpıda okuyoverdim kitabı.
Yalnız kitaptaki son iki öykü (Hasar ve
Katı) kitaptaki diğer öykülerden farklıydı bence. Ya ben tuhaf bir ruh haline
büründüm de öyle oldu ya da giderek ürkünç bir hal aldı öykücü ve anlatımı.
Bilemiyorum. Son iki öyküyü okurken korktum biraz açıkçası.
Ama genel itibariyle sevdiğim bir kitap
oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder