Zargana
Hakan Günday
Doğan Kitap
Kimsenin
birbirine bakmadığı, yalan, ihanet, şiddet, tecavüz ve acımasızlıkla yoğrulmuş,
yalnızca hayallerin göz göze geldiği bir hayattan intikam almanın en iyi yolu
yaşamaktır. Anlam aramak boşunadır ve her şeyin “hiç”e dönüşmesi gerekir.
Henüz on ikisinde Berlin’de dört kişinin tecavüzüne
uğrayan Zargana, bu olaydan sonra kendini insan sınıfından sıyırır. Ne var ki
insan olmaktan uzaklaşıp “hiç”e yaklaştıkça kendisine döner, âşık olur. Parçalanmış
benliğini onarmak için, başkalarının oynadığı bir “hayat oyunu”nu sahnelemeye
koyulur…
Daha ilk romanı Kinyas
ve Kayra (2000) ile Türk edebiyatında
farklı bir yeri olacağını kanıtlayan Hakan Günday, Zargana’da bunca karmaşık
bir öykünün altından yalın ve duru bir anlatımla kalkıyor. Hayat, varlık,
hiçlik, oyun, zekâ, kudret ve âcizlik arasında gidip gelen bir metin.
(Arka Kapak)
Hakan Günday’ın kitaplarını ne kadar
sevdiğimi bildiğizi düşünüyorum artık. Bu kitapta da hayal kırıklığına
uğramadım. Yine çok sevdim. Yine beni çok şaşırttı.
Sanırım Hakan Günday’ın kitaplarının
beni bu kadar etkileme sebebi; içinde hiçlik, hayat, varlık, güç, güçsüzlük,
şiddet, aşk, tutku gibi birçok ögeyi birden barındırması. İstanbul gibi yani,
her an merakımı diri tutuyor.
Arka kapak yazısı bir fikir veriyor
zaten. Daha fazlası için kitabı alın okuyun derim.
Yeni kitabı da çıktı biliyorsunuz Hakan
Günday’ın. Daha. Onu da aldım. Ama henüz okumadım. Daha ve Piç kaldı yani
sadece okunacak Günday’dan.
Siz Hakan Günday’dan okur musunuz ya da
hangi kitaplarını okudunuz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder