Duygu - Bir Türk Masalı
Işıl Parlakyıldız
Müptela Yayınları
Anne
sıcaklığı, baba emniyeti olmayan bir dünyada ayakta kalmaya çalışan kırılganlık
abidesiydi Duygu. Üç yoldaşı vardı onu taşıyan. “Develerim” derdi onlara. O develer
ki İstanbul’un en arızalı tipleriydi. Her ne kadar bela makinesi olsalar da Duygu
için tek bir gerçek vardı;
“Bekir candı, Ali kandı, Sedat aşktı.”
Ve hayat onlar için bir duadan ibaretti. İyiyim… İyiyiz…
Biz hep iyi oluruz… Güçlü olmayı en zorlu yollarda öğrenmiş dev bir çınardı
Sedat. Hayatta yorulmuş, aşktan çoktan vazgeçmişti. Yüreğini ördüğü çelik
duvarlar arasına saklamış acımasız bir adamdı o. Acılarla atılmış düğümlerin
arasında filiz verebilir miydi aşk? Meleği şeytana döndürüp, şeytanın ruhunu
ele geçirebilir miydi aşk?
(Arka kapaktan)
Ben bu kitabı çok sevdim.
Dün geceden beri kitapla yatıp
kalkıyorum resmen. Sonunda bitirdim. Duygu’nun acılarına üzülüp, üzülünce benim
de burnumun kanamasında bir ortak nokta buldum.
Sedat’ın yıllarca içinde büyüttüğü
aşkına ve dışındaki kabuğuna rağmen içindeki adama şaşırdım. Gerçekte de var
mıdır acaba böyle adamlar?! Yani mafyacılık oynayıp da içi böyle aşkla dolu,
pamuk adamlar? Merak edilesi…
Bekir’in bir kız için yanıp tutuşmasına
ve yıllarca beklemesine şaşırdım.
Ali’min o şıpsevdi kalbinin o cadoloz
kıza tutulduğunu görünce gülümsedim.
Kısacası ben bu kitabı çok sevdim. En çok
da Duygu ve Sedat’ın aşklarını sevdim.
Bu kitabı çıktığından beri her yerde
görüyordum. Ama hiç ilgimi çekmemişti nedense.
Dün Vikitap’ta görünce ben de var mı acaba diye bakınırken buldum
kendimi. Sonra bir bakmışım kitabın yarısına gelmişim. :) Genel itibariyle
güzel yorumlar almış kitap. Sanırım kitaplaşmadan önce bir yerlerde yayınlanmış
bir kısmı. Yanlış anlamadıysam tabii. Emin değilim.
Ali’min de kitabını yazmış yazarı. Bulursam
bir ara onu da okuyacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder