10 Ocak 2015 Cumartesi

Köle

         


         Köle
         Işıl Parlakyıldız
         Sokak Kitapları Yayınları
        
         Kudretli bir prensin bir köleye duyduğu tutku…
            Bir kölenin efendisine olan aşkı…
            Aslında Prens Edward’ın aklını kurcalayan sorunun yanıtı gayet basitti. İkisi de sadece bedenlerinde özgürdüler. Edward ne prensti, Jaymie ne bir köle. Dudakları, gözleri, elleri özgürce konuşuyordu. Birbirlerine haykıramadıkları, söylemek isteyip susmak zorunda kaldıkları cümlelerdi sevişmeleri.
            Veliaht Prens Edward yatağını nice kadınlar süslerken tutkuyu kölesinin gözlerinde bulduğunda aşık olabileceğini hiç düşünmemişti. Her istediğini elde etmiş bencil Prens, Köle Jaymie’nin aşkıyla baş edebilecek mi? Aşkı için savaşırken onu sırtından kimler vuracak? Kaybedişi, intikamı ve pişmanlığı bulacağınız romanda iliklerinize kadar sevgiyi yaşarken, roman aşkın her halini size sunacak. Sizi şehvetin, masumiyetin ve acının derinliklerine çekecek…
            Gözyaşlarınız akarken tutku teninizi ısıtacak…
            (Arka kapaktan)

         Yani… Bu kitap için ne söylenir, bilemiyorum. Kitabı ilk önce Watpatt’den okumaya başladım ve “Bu ne biçim şey ya…” dediğimi hatırlıyorum. :) Devamını da gerçeğinden okudum. 22. yüzyılda ülkelerin monarşiyle yönetilmesi beni çok şaşırttı. İnsan acaba olur mu öyle şeyler diye düşünmeden edemiyor. Tabii bu yüzyılda kölelik sistemi de var.
         Köle deyince cinlerim tepeme çıkıyor zaten. Ama Jaymie ve Edward’ın arasındaki aşk güzeldi. Tabii sonra Jaymie’nin köleliğini bu kadar kabullenmiş olmasına ve Edward’ın çığrından çıkıp deliye dönmesine ve kıza eziyet edip durmasına çok sinir oldum.
         Ama sonunda tatlıya bağlandı her şey. Güzel kitaptı sonuçta. Güzel bir gün geçirtti bana.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder