Ali’m
Bir
Türk Masalı
Işıl Parlakyıldız
Müptela Yayınları
“Biliyordum,
onu gördüğümde yine bütün kalkanların bedenimi saracak ve aşık ruhumu
saklayacaktım. Artık hiç değilse kendime dürüst olma vaktiydi. Aslı ruhuma
işlemişti işlemesine de ben bunu istiyor muydum? Hoş aklıma, ruhuma girerken
bana sorduğu yoktu ama korkuyordum. Hiçbir şeyden korkmadığım kadar
korkuyordum.”
Ali Aral, nam-ı diğer Ali’m… Karanlık ve acımasız bir
hayatı seçmek zorunda kalan, korkularını ve pişmanlıklarını kör bir cesaretin
arkasına saklayan bir adam… Ali’m, yetimliğinin acısını; Duygu’ya can, Bekir’e
kan, Sado’ya yıkılmayan duvar olarak unutmuştu. Hercai arzuların efendisiyken,
bir gün hayatına gökten zembille inen Aslı’yla tanıştığında hayatındaki en
büyük eksikliğin ne olduğunu anladı: Aşk… Fakat hayatındaki eksik şeyi yerine
koymak sandığı kadar kolay olmayacaktı.
Ali’m, Aslı için yanmayı ve yakmayı öğrenebilecek miydi? Öksüz
ruhuna, kana bulanmış geçmişine aşkı anlatabilecek miydi? Ondan kaçan kadını,
onu kendinden bile çok seveceğine inandırabilecek miydi?
Hercai arzuların ebedi aşka dönüştüğü Bir Türk Masalı
daha…
(Arka kapaktan)
Ali tam bir Türk erkeği… Aslı’yı ne
kadar severse sevsin bir türlü sevdiğini söyleyemiyor, hissettiremiyor. Tabii bunda
kimsesizliğinin, öksüzlüğünün de payı büyük de tam bir Türk erkeği ya. Dışı kaba
saba, höt höt bir adam ama içi yumuşacık. Çabalaya çabalaya öğreniyor aşkını
göstermeyi.
Kitabı sevdim ama yer yer hatalar
vardı. Rahatsız etti beni. Tamam birazcık. :)
Ben en çok Duygu’yu sevdim ama. Belki de
ilk onu okuduğumdan olsa gerek. O benim birincim. :)
Bu arada inşallah yazarı Sedat’ı da
yazar. Ben en çok onu merak ediyorum. Işıl Hanım’a duyrulur. :)
en sonunda bana da okutucan bu seriyi :)
YanıtlaSilAdı ilgini çekti, değil mi? :) Duygu'daki bir karakter bu Ali. Oku sen de. Sevecek misin bakalım. :)
YanıtlaSil