Zibilde Papatya Açtı
Remzi Çayır
Kısmet Matbaası
“…
Dün akşam bir kitap okurken derinlere dalmıştı. İnsan kainatın merkezidir
diyordu. İnsandan mücadeleye başlamayan hareketler güdük ve başarısız olurlar…
Doğru muydu? Ama insanın kendi kendisiyle olan mücadelesinin sonucu diğer
halkaların, mücadele halkalarının oluşumunu sağlamıyor muydu? Kendisiyle olan
savaşta zafer kazanmamış kişinin, kendi dışındakilerle olan savaşta galip
gelmesi, kıyamda durması mümkün müydü? Yeryüzünde irili ufaklı savaşlar vardı. Çeşitli
isimler altında devam eden bu cedelin esastaki “gayesi neydi? Milletler mi
çarpışıyordu, insanlar mı çarpışıyordu, yoksa…”
“… Çok doğru çok doğru… Allah’ın bağıyla, ona itaatle
eziyetler sevilir… Fedakârlık Allah için olduğu müddetçe…”
“… Kıymet hükümleri, değer yargıları, hayat normları muğlâk
olan bir toplumda asayişin sürekli olması beklenemez. Zamanla kaynayan kazana
döner toplum… Kavi bir inanç zırhına bürünmemiş fertler ve toplumlar için dışarıdan
gelen tazyikler birer darbe niteliğindedir… Sosyal hayatta alt ve üst kültür
oluşmuş ise bu…”
(Arka kapaktan…)
Bu kitabı Balıkesir’deki Özel İdare
İşhanı’nın içindeki Lider Kitap’tan almıştım. Dükkânın önüne sepetler
koyarlardı ve 1 liraya satılırdı. Satılırdı diyorum çünkü Balıkesir’e son
gittiğim zaman işhanının yıkıldığını görmüştüm. Lider kitap başka bir yere
açılmış ama ben gitmedim artık. Biliyorum ki aynı tadı vermeyecek bana, o
kafamdaki yerine ters düşecek.
Kitap uzun zamandır kitaplığımda
bekliyordu açıkçası ve muhtemelen adında papatya geçiyor diye almışımdır. Çünkü
okumaya başlayıncaya kadar konusu hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu.
Konusuna gelecek olursak köyden Ankara’ya
göçen dört çocuklu bir ailenin yaşamını anlatıyor kitap. Onların Ankara’nın
betonları arasında çektikleri, bir türlü şehirli yaşama uyum sağlayamamaları
çok net bir şekilde anlatılmıştı.
Kitabın basım yılı 1990 (benimle yaşıt)
ama ihtilal zamanlarını anlatıyor. Birazcık ülkücülüğü de övüyor diyebiliriz
ama öyle bağıra bağıra değil. Farklı platformlarda okuduğuma göre kitabın
yazarı Muhsin Yazıcıoğlu ile yakın arkadaşmış. Ne kadar doğrudur bilemem.
Kitap bana Latife Tekin’in okuduğum bir
kitabını hatırlattı. Sevgili Arsız Ölüm diyesim geliyor ama çok da
hatırlayamıyorum adını. Orada da böyle bir aile vardı ve göçtükleri şehirle
kavga halindeydiler sürekli. Hem şehirli hem köylü, karma bir şekilde yaşayıp
gidiyorlardı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder