2 Şubat 2013 Cumartesi

Azil

         
         Azil
         Hakan Günday
         Doğan Kitap
         Deha ile delilik arasında seyreden bir hayat…
            “Önemli olan, Tanrı’nın bir enstrüman yaratmış olmasıdır. İnsan denen bir enstrüman. Ancak yarattığı müzik enstrümanını çalamayan bir usta gibi, Tanrı da insandan doğru sesi çıkaramamıştır. Bu yüzden, Tanrı hariç bütün güçler insanı çalmış ve özellikle de şeytan en güzel melodilerini onunla bestelemiştir.”
           
            Sahip olduğun her bilgi, içinde çürüttüğün bir hücredir.
           
            Azil, içinizdeki derin uçuruma, düşünme, fark etme ve görme uçurumuna düşmek için bir fırsat. Ayaküstü düşebilirseniz ne âlâ! Aksi takdirde Hakan Günday’ın bir sonraki romanını bekleyeceksiniz.
            (Arka kapaktan…)

         Tamam diyorum tamam. Artık bu adamın tarzına alıştım. Ama olmuyor. Tamam, alıştığım bir kısmı var. Hep uçları yazması hep uçlarda dolaşması. Onun dışında yeni bir kitabına başladığımda “Hah, bunun sonu kesin böyle bitecek!” diyorum ama nafile, bambaşka bir şey oluyor. Ve bu beni hem şaşırtıyor hem de mutlu ediyor.
         Yıllardır okuyorum. Okumayı öğrendiğim günden beri okuyorum. Hatta okumayı biraz geç sökmüş olmamdan dolayı hıncımı ala ala okuyorum. Babamın okumam ilerlesin, akıcı olsun diye söylediği “Kızım, ne görürsen oku!” sözünü hayat felsefem haline getirdiğim için okuyorum. Balıkesir’deki kitaplığım, Kuşadası’ndaki kitaplığım, okulun kütüphanesinden aldıklarım, arkadaşlarımdan aldıklarım, Balıkesir kütüphanesindeki tüm kitapları okuyup, okuyacak kitap bırakmayışım… Yine de çok değiller. O kadar çok kitap varken dünyada ve her gün sürü halinde de çıkmaya devam ediyorlarken hiç de çok değiller.
         Arık okuya okuya olsa gerek bir yazarın kitabın sonunu nasıl bağlayabileceğini tahmin edebiliyor insan. Hatta bir sonraki cümlesini bile. Hakan Günday’da ise bu pek mümkün olmuyor. Tamam, bu kitapta biraz daha fazla hissettim. Bir sonraki cümleyi olmasa da hangi düşüncelerle yazdığını anlamaya başlıyorum. Ama sonunu bilmek asla mümkün olmuyor.
         Yine beni çok şaşırtan, çok etkileyen bir romandı. Yine rüyalarıma girdi, yine tüm hücrelerime işledi. Başka ne denilebilir ki başka?! Alın, okuyun. Pişman olmazsınız.

         Bu arada bu kitap adıma imzalı. İkinci kez. Daha önce de okuyup bitirdiğim Az’ın imzalısı geçti elime.
         Ama bu kitapta çok önemli bir şey daha var benim için. Hakan Günday’dan “Yaz!” cümlesi.
         Artık yazıyorum.

         Kinyas ve Kayra’yı okumak için tık tık.
         Malafa’yı okumak için tık tık.
         Az’ı okumak için tık tık.

         



4 yorum: