12 Kasım 2017 Pazar

Can

         


         Can
         Andrey Platonov
         Çeviren: Günay Çetao Kızılırmak
         Metis Yayınları
        
         “Biliyorum o halkı ben, orada doğmuştum,” dedi Çagatayev.
            “Bu yüzden gönderiyorlar ya seni oraya,” diye açıkladı sekreter. “Ne denirdi o halka, hatırında mı?”
            “Bir şey denmezdi,” diye yanıtladı Çagatayev. “Ama kendi kendisine kısa bir ad vermişti.”
            “Nasıl bir ad?”
            “Can. Ruh ya da tatlı hayat anlamında. O halkın, ruhundan ve kadınların, anaların ona bağışladığı tatlı hayatından başka hiçbir şeysi yoktu – halkı doğuran analardır çünkü.”
            Sekreter kaşlarını çattı ve kederlendi.
            “Demek varı yoğu göğsündeki yüreğiymiş, o da çarptığı sürece…”
            “Sırf yüreği,” dedi Çagatayev onaylayarak, “bir tek yüreği; vücudunun dışında kalan hiçbir şeye sahip değildi. Zaten hayat da onu sayılmazdı, yaşadığını sanırdı sadece.”

            Gerek dili gerekse dünyaya bakış açısıyla sadece çağının değil tüm zamanların edebiyatında apayrı bir yere sahip olan Platonov’un bu kısa romanı, “İnsan ne için yaşar?” sorusu üzerine derin, sarsıcı ve özgün bir tefekkür niteliğinde. Hayata duyulan inancın dönüştürücü gücünün öyküsü Can; açlığın, yokluğun, unutulmuşluğun ve süreğen acının hissizleştirdiği bir halkın uyanışının öyküsü. En tanıdık konuyu bile ilk kez ele alınıyormuşçasına ilginç kılan ve tüm eserleri sadece insana değil, bir bütün olarak doğaya yönelik muazzam bir sevgi ve şevkatle ışıldayan Platonov’un Can’ı, edebiyatseverleri derinden etkileyecek güçlü bir roman.
            (Arka kapaktan…)

         Bu kitabı bir başka kitap ile birlikte iş arkadaşım hediye etmişti. Oldukça merak ederek okudum.
         Adına Can denilen bir halkın hikâyesi anlatılıyor kitapta. Sovyet Birliği’ni övücü söylemler geçse de severek okuduğum bir kitap oldu. Çölde geçiyor olması ise beni asıl çeken noktalardan biriydi. Çünkü ben Sahra Çölü’nü fotoğraflamak istiyorum. Evet, öyle değişik değişik yerleri fotoğraflama hayallerim var. İkincisi ise çevirinin muhteşemliği oldu.
         Aslında bu kitabı okuyalı çok oldu ama yazmayı hep erteledim. Aklımda yazacak çok fazla şey olmasına rağmen şu an fark ettim ki kitap ile ilgili bir çok şeyi kendime saklamak istiyorum. Kitap hala bende bitmemiş ve onu yaşamaya devam ediyorum.





                    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder