22 Kasım 2017 Çarşamba

Anılar Akın Akın

         


         Halikarnas Balıkçısı’nın Kızından Anılar Akın Akın
         İsmet Kabaağaçlı Noonan
         Bilgi Yayınevi

         Balıkçı’dan mektup gelir sel gibi
            Merhaba’sı püfür püfür yel gibi
            Bir Akdeniz var sanki yüreğinde
            Saçar dünyaya cömert bir el gibi
            (Sabahattin Eyüpoğlu’nun 1946’daki Mavi Yolculuktan sonra babama gönderdiği dizeler)

            Bizim avluya bir masa kondu. Safiye Abla (Safiye Ayla) masanın üzerine çıktı; tüm benliğiyle, yüreğiyle, büyük bir heyecanla birbiri adına, sevilen şarkılarını söylüyor; insanlarda çıt yok, sadece gözyaşı ve alkış…
            Kimler yoktu ki… Madam Roji Sabo, Sabahattin Ali, Sabahattin Eyüpoğlu, Ruhi Su… Biraz demlendikten sonra Ruhi Su’nun “Bin destan azdır sana, bir koca kurtarana!” diyen gür ve bas sesi duyuldu. Ne sesti o yarabbim!
            Babam gibi deli-dahi bir insanla bu kadar uzun bir yaşam sürmek zordu. Ama babam da tercihini hep annemden, Hatico’dan yana kullandı.
            Hatırladığım sadece, mavi atlasa sarılmış, narenciye dalları, kalalar, palmiyeler, begonviller, mimozalara bulanmış babamı Bodrumluların omuzlarına almalarıydı. Ben babamın bu insan selinde, yukarıya doğru uzanan eller üzerinde, bir elden diğerine uçarcasına geçip gittiğini gördüm…
            (Arka kapaktan…)

         Bir gün vize işlemlerimi bitirmiş ofise dönerken hep önünden geçtiğim kitapçının vitrinine bakıyordum ve İsmet Kabaağaçlı Noonan adını okudum. Kafamda bir soru yandı söndü o an. Nasıl Kabaağaçlı? Bizim bildiğimiz Kabaağaçlı mı dedim ve zınk durdum. Geri dönüp bu kez dikkatlice bakınca gördüm ki Balıkçı’nın kızından diyor. Tabii ki daha fazla bakmama gerek yoktu. Hemen içeriye girip kitaba bakmak istediğimi söyledim. Elime alınca baktım ki gerçekten Halikarnas Balıkçısı’nın kızının ağzından bir anı kitabıydı bu. O dakikadan sonra fazla düşünmeme gerek yoktu açıkçası. Hemen aldım kitabı.
         Bilenler bilir Balıkçı’yı adeta dedem gibi sevdiğimi, kendisinden bahsederken gözlerimin parladığını ve kendisiyle tanışamamış olduğum için ne kadar üzgün olduğumu. Bu blogda da okuduğum kitaplarının yazılarını bulabilirsiniz.
         Balıkçı’nın kitaplarını okurken hep ailesini merak ederdim açıkçası. Çok bahsetmez kitaplarında ailesinden Balıkçı. Özellikle karısı Hatico’yu çok merak ederdim doğrusu. Böyle bir adamın karısı nasıl biridir? O kadar sürgün, tutukluluk, yoksulluk zamanlarını nasıl geçirmiş… gibi gibi bir sürü soru vardı aklımda.

         Kitapta Balıkçı’nın kızı İsmet Kabaağaçlı Noonan’ın çocukluğundan günümüze kadar olan anıları yer alıyor. Zaman zaman gözlerim dolarak hatta bazı yerlerde ağlayarak okudum. Siz bilmezsiniz ben çok sulugöz bir insanım. :) Halikarnas Balıkçısı’nın hala ülkemizde değerinin çok anlaşılmadığını düşünüyorum. Müthiş bir değer ama kıymetini bilmiyoruz. 

2 yorum:

  1. heeeey sağol okunurmuuş :) vize, nereye gidiyoooon :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef ben bir yere gitmiyorum. Yurt dışı vize işlemleri yapan bir acentada çalışıyordum. Ama ay başından beri işsizim artık. :)

      Okursan güzel olur. Balıkçı malum, dedem gibi. Onunla ilgili her şey güzel. :)

      Sil