İçimdeki “Sen” Kırıntıları
Özgür Gümüşsoy
Nemesis Kitap
Özgür
Gümüşsoy’un şiirleri açıkçası beni çok şaşırttı. Hınzır, delişmen ve asi bir
tarzı var Gümüşsoy’un. Nasıl ki geçmişte Orhan Veli o zamanlarda egemen olan
şiir anlayışının kalıbını değişmiş ve enine boyuna sorgulamışsa bugün de
Gümüşsoy, sözüm ona entelektüel ama kasıntı ve yüksek gönüllülük tuzağına düşen
günümüz egemen şiirini derinden sarsıyor. Bunu yaparken de şiir yazıcısının
gururunu ve egosunu ayaklar altına alıyor. Günümüz şiirinde kendinden menkul
bir saflık anlayışı sürüp giderken, onun şiirlerinde adeta ari bir şiir ırkı
yaratılıyor. İşte bir noktada Özgür gibi genç şairlerin çıkışını çok
önemsiyorum. Çünkü hergelelik ve delişmenlik tam da burada başlıyor. Şair;
giderek bir retorik halini alan duygu ifadelerini eğip büküyor, buruşturuyor ve
bir serseri mayın haline dönüştürüyor. Kendinden hayli memnun olan okurlar,
anında en kuytularına dek parçalayabilecek bir serseri mayın…
Öte yandan Özgür Gümüşsoy, sunduğu sözcük zenginliği ile
de göz kamaştırıyor.
Cezmi Ersoy
İnsan kendisi dışındaki nesnel gerçekliği duyum organları
ile algılar. Algı dünyasında nesnel gerçekliği başka bilgi ve gerçekliklerle
ilişkilendirir. Ardından algıladığı gerçekliği yeniden yapılandırır ve sonra da
bu gerçekliği ifade eder. Edebiyatçı ise gerçekliği diğer insanlardan farklı
olarak yaratmış olduğu bir tasarımla yazılı bir şekilde sunar. Bu tasarım
içerisinde dili kullanım yetisi ve üslubu belirgin olarak kendini hissettirir. Tasarım
estetik kaygıları ifade ettiği kadar, ifade ettiği gerçekliğin iç dinamiklerini
göstermesi bakımından ayrıca bir önem arz eder. Özgür Gümüşsoy’un yazdığı
şiirler işte bu bakımdan, bir şairin hem “algılama dünyasının” genişliğine, hem
görünür gerekliliğin ardındaki iç dinamiklerini hissetmesine, hem kullandığı
dilin özgünlüğüne, hem gerçekliğin yerel boyutuna, hem bu gerçekliği evrensel
gerçekliklerle ilişkilendirmesine, hem de bunu özgün bir üslup ve bir ritimle “arabeskleşmeden”
yapabilmesine güzel bir örnektir.
Mete
Kaynaroğlu
“İmgeleri” jilet gibi, acısını sonradan hissetmeye
başlıyorsunuz. “Şiiri” ise ışıktaki gizli karanlık gibi. Bulmak için önce
yanmanız gerekiyor!
Murat Çelik (Düş Sokağı
Sakini)
(Arka kapaktan)
(Arka kapaktan)
Özgür Gümüşsoy’un şiirlerini taa Tabut
zamanından sever ve takip ederim. Kitabı çıkınca da koşa koşa gidip almıştım
2012’de. Ama okuma konusunda o kadar hızlı davranmadığımı söylemek zorundayım. Kitaba
o zamanlarda başlamış olsam da yavaş yavaş okudum. Bir kere yenir, yutulur
denilen şiirler değil bunlar. Hemen okuyayım, bitireyim diyemiyorsunuz. O kadar
vurucuydu ki okuduklarım bir süre durmam gerekiyordu çoğunlukla. Durup o şiiri
tüm iliklerime kadar duyumsamak, o şiiri yaşamak gerekiyordu. Bu bazen günler
sürebildiği gibi bazen de yıllar sürdü. Şiir kafamda sürekli dönüp duruyordu.
İnsan kelimelerin dönüşümüne şaşıyor!
Nasıl bu forma bürünebiliyorlar diye hayretler içinde kalıyor. Ama yapmış adam!
Tek tek yazmış.
Benimkisi güzel, uzun bir yolculuktu bu
kitapta. Tabii ki diğer kitaplarını da okuyacağım.
Şiddetle tavsiye ediyorum Özgür
Gümüşsoy’un kitaplarını.
Okuyunuz efenim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder