28 Mayıs 2018 Pazartesi

Eylül Aniden Gelir


         


         Eylül Aniden Gelir
         Naz Esra Elikara
         Yitik Ülke Yayınları

         Adam kadına sordu usulca: “Sen niye ayaktasın bu saatte, niye uyumuyorsun?”
         Kadın durdu derin bir nefes alıp “Uyuyunca hayat kaçıyor, üstelik kaçmaması da gerek, dıarda insanlar yaşarken kaçırmamak gerek hayatı” dedi...
         Adam kadının çocuksuluğu karşısında tebessüm ederken aklından neler kurguladı bilinmez, ama hemen ekledi: “Bu nasıl bir hırstır?”
         Kadın gülümsedi, bunca senedir hayatında ilk kez birileri bu durumu hırs olarak adlandırılmıştı... Üstelik zekice bir algıyla... Kadın uzun uzun bakıp “Bu hırs mıdır? Bilemedim. Hayattaki tek hırsım bu o zaman eğer bu bir hırssa... Gerçi hayatı yakalamaya çalışırken en çok ıskaladığım şeydir hayatın kendisi... Ve sırf bu yüzden ıskalanmış tüm hayatlara Eylül Aniden Gelir” dedi.
         Adam durdu anlamlı anlamsız bir sürü cümle kurdu... Kadınınsa aklından geçen tek bir şey vardı... “Artık kendi kuytumda kendime sarılarak uyumak istemiyorum, birilerine inanmak ya da en azından inanmayı denemek istiyorum” dedi fısıldayarak... Onca yıldan onca yoldan sonra en can acıtıcı itirafıydı kendisine...
         Adam, “Efendim” dedi durumu fark ettiğinde, kadınsa hemen o an toparlanarak, “Yok bir şey, uyumam gerek artık” diyerek uzaklaştı kendinden.
         (Arka kapaktan...)

         Yitik Ülke Yayınları’ndan ilk kez bir kitap okuyorum. Bu seneki İzmir Tüyap Kitap Fuarı’ndan aldım beş kitap ile birlikte.
         Açıkçası kitabı okuduğum süre boyunca değişik duygular içinde dolanıp durdum diyebilirim. Hep “Yok artık, bu kadar acı da biraz fazla. Amma da abartmış yazar.” diye okudum çoğu zaman. Zaman zaman bunlar ne ergen düşünceler diye düşündüm. Zaman zaman niye bu kadar hızlı geçilmiş her şey dedim. Kitabın sonunda da farkettim ki meğer bu gerçek bir hikayeymiş.
         O yüzden değişik duygular içinde dolanıp durdum diyorum. Bir insan bu kadar acıya nasıl katlanabilir ve yaşamına devam edebilir?!
         Edebi açıdan değerlendirilecek düzeyde bulmuyorum kendisini ne yazık ki. Çünkü edebi bir eserden çok bir kişinin hızlı hızlı hayat hikayesini anlatması gibiydi kitap. Edebiyat açısından doyuruculuğu yoktu bana göre.
        

2 yorum: