Ziyan
Hakan Günday
Doğan Kitap
“Beyaz
gövdeli zenci köpeklerimiz var. Adları da var. Ama onlar birer heykel. Çağırınca
gelmiyorlar artık. Cennetin kapısını bekliyorlar. Karla karışık toprağa
gömülebilmek için kulakları dik donuyorlar! Öyle bir cennet ki, paslı demirin
bile ak sakalı var. Bizi saran tel örgüler beyaz angoradan örülmüş. Havası havlamayı
bırakmış, ısırıyor. Beyaz ağzı etimizle dolu. Bu yüzden sessiz bir ayaz var. Saçaklardan
sarkan mızrak dişleri ensemize saplanmış. Gazete kağıdı gibi buruşmuş derimizde
mor diş izleri, bekliyoruz. Cennetten kovulmayı. Bembeyazız. Soğuk. Donmak. Çözülmek.
Tekrar donmak. Daha fazla hiçbir şeye gerek yok. Filleri çekmeye bile. Herkes kalsın
yerinde. Bıraksınlar, yaslansın göğsüm sırtlarına, ılıklaşsın enseleri
nefesimle. Yavaş yavaş sokayım dilimi derilerine. Aksın içlerine hayatımın
zehri. Yirmi adet mermi. Muhteşem! Hepinizi geberteceğim! Ama hepinizi!”
(Arka kapak…)
Hakan Günday ilk kez Kinyas ve Kayra’sını
okuduğumdan beri hep en sevdiğim yazarlardan biri oldu. Neden bilmiyorum ama
son 10 yıldır beni etkileyebilen kitap çok nadir karşıma çıkıyor. Ama Hakan
Günday’dan ne okusam bir yerlere dokunuyor bende.
Bu kitabı da güzeldi ama bence ben bu
kitap için yanlış bir zaman seçtim. Çünkü çok çok uzun zamandır elimde.
Bitirmeye çalışıyordum. Araya da vize sınavlarım falan girince daha fazla
zorlamamak adına bir kenara bıraktım. Sınavlardan sonra elime alınca bir
çırpıda bitti. Dediğim gibi benden kaynaklı zamanlama hatası vardı.
Yine çok ilginç bir kitaptı. Her zamanki
gibi tahmin edilenin aksine tamamen farklı bir sonla bitirmiş Günday.
Bu da bittiğine göre okumadığım sadece
2 kitabı kaldı. Zargana ve Piç. Yakın zamanda onlar da okunacak.
İmza koleksiyonuma bir kitap daha. Bu kez erkek
arkadaşıma imzalı. Ama ben el koydum. :)
Kinyas ve Kayra’nın yazısını görmek
için tık tık.
Az’ın yazısını görmek için tık tık.
Malafa’nın yazısını görmek için tıktık.
Azil'in yazısını görmek için tık tık.
Sonu hiç beklemediğim bir şekilde bitti..
YanıtlaSilBence de. :)
YanıtlaSil