5 Ocak 2014 Pazar

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu

         

         Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
         Peyami Safa
         Ötüken Neşriyat A.Ş.

         Ah… Bu kitabı okumak için ne kadar geç kalmışım. Çok, çok güzel bir kitaptı.
         Ama yine de her kitap için doğru bir zamanlamanın olduğuna inanıyorum ki ben de hastayım bu aralar. Tabii ki öyle bünyevi bir hastalık değil. Allah büyük acılardan korusun. Boğazım ağrıyor, bademciklerim şiş sadece. Ama işte can yakıyor az da olsa.
         Kitap da hasta bir çocuğu anlatıyor ki bunun Peyami Safa’nın çocukluğu olduğu söyleniyor. Bazı ruh tahlilleri çok güzeldi kitapta. Ne varsa eskilerde var yahu!
         Bir de en büyük utancım bu kitabın hapishanede geçen bir öyküyü anlattığını düşünmemdi. Yıllardır kitaplığımda idi bu kitap (Balıkesir’de). Son gittiğimde bir sürü kitap getirdim bununla birlikte. Okumak da bugünlere kısmetmiş. Meğer benim hapishane koğuşu olarak düşündüğüm şey hastane koğuşuymuş. Çok utanıyorum kendimden. :/
         Hala benim gibi bu kitaba geç kalmış olanlarınız varsa mutlaka okuyunuz. Tavsiyemdir.
         En çok sevdiğim paragrafı da not düşeyim hemen:
"Öyle bir yaşta idim ve öyle bir mizaçta idim ve çocukluğumda o kadar az oyun oynamıştım ve aldatmasını o kadar az öğrenmiştim ki, yalan bana suçların en ağırı gibi geliyordu; ve bir yalan söylendiği zaman insanların değil, eşyanın bile bun nasıl tahammül ettiğine şaşıyordum. Yalana her şeye isyan etmelidir. Eşya bile: Damlardan kiremitler uçmalıdır, ağaçlar köklerinden sökülüp havada bir saniye içinde toz duman olmalıdır, camlar kırılmalıdır hatta yıldızlar düşüp gökyüzünde bin parçaya ayrılmalıdır filan... Zavallı müharik..." Peyami Safa / Dokuzuncu Hariciye Koğuşu / S: 51

        


7 yorum: