12 Eylül 2010 Pazar

Milat


(Cd Ekli)


İhsan Kaplan

APRIL YAYINCILIK

İhsan Kaplan (yayıncımın ısrarı üzerine) okumaya başladığım ilk Türk yazar oldu. Her ne kadar ingilizce çevirisi tamamlanmamış olsa da, okuduğum kadarıyla şunu kesin olarak söyleyebilirim ki; bundan sonra türk yazarları takip etmeye başlayacağım. -Adam Fawer

Zamanın aklınızın içine dolanıp düğümleneceği, algılarınızın sınırlarını zorlayan bilinçaltı oyunlarıyla dolu, Gerçek-çi bir roman. -Psikiyatrist Kutlu Kaptan

GÖZLERİMİZ RUHUMUZU KÖR EDİYOR OLABİLİR Mİ?

Bir Türk yazar tüm riskleri göze alarak bilim, felsefe ve dinler tarihi üçgeni üzerine kurduğu öyküsünü bilinç akışı tekniği ile kağıda döküyor. İhsan Kaplan bir yandan elektromanyetik dalga tedavisi, genetik, psikoloji, yaradılış kuramı ve kuantum gibi mayınlı alanlarda gezinirken, bir yandan da Vatikan'dan Kudüs'e, Kudüs'den İstanbul'a uzanan soluksuz bir macerada okurlarıyla tanışıyor.

ŞİMDİ UYANMAK MI İSTİYORSUN; YOKSA DAHA DERİN BİR UYKUYA DALMAK MI?

Cem Adrian, İnan Özdemir, Jochen Koschorke ve Erkut Demirci tarafından kitap için özel bestelenmiş parçalardan oluşan TÜRKİYE'NİN İLK KİTAP ALBÜMÜ ve son üç yılda kısa film dalında 30'a yakın ödül alan Eray Mert tarafından çekilen TÜRKİYE'NİN İLK KİTAP FRAGMANI ile Milat ilklerin kitabı.

BU KİTAP MİLADINIZ OLABİLİR!

 
Okuyun. :))

8 Eylül 2010 Çarşamba

Süreç



Âdem ile Havva, Lilith, İbranîce, Kabala, Yahudi mistisizmi, golem, hamilelik, doğum ve ölüm, piramitlerin gizemi, DNA, klonlama, genetik... Harry Mulisch, Süreç te, yaratılışın teolojik, biyolojik ve estetik prosedürünü incelerken, hem biyokimyacı Victor Werker ile XVI. yüzyılda bir golem yaratmaya zorlanan Praglı Haham Marahal ın hikâyelerini bir araya getiriyor, hem de insanoğlunun Tanrı yı taklit etme çabasını keskin bir ironiyle sorguluyor. Süreç, yazarın diğer romanları gibi, verdiği sözü tutuyor: okuru tuzaklarla ve aklın sınırlarını zorlayan sorgulamalarla dolu, gerilimli bir yolculuğa sürüklüyor.




Yıllar önce okuduğum bu kitap beni çok etkilemişti. Hâlâ döner döner bakarım, okurum. Tavsiye ederim. Okuyun.

7 Eylül 2010 Salı

Cyrano De Bergerac



Benim için çok önemli bir kitap bu! Çok önemli hem de. Muhteşem bir kitaptır. Okuyun.



''Burnunuz ne kocaman!.. ''

Evet... Pek kocaman!.. Hepsi bu mu?
Bu kadarı az delikanlı! Halbuki neler, neler bulunmaz söylenecek! Asıl iş edada. Mesela bak,
"Burnum böyle olsaydı, mösyö, mutlak dibinden kestirirdim!''
"Yana yatmaz mı? Senden önce davranıp kadehine batmaz mı?''
"Burun değil bir kere, coğrafyada böylesine dağ denir, dağ değil, yarımada!''
"Acaba neye yarar bu alet? Makas kutusu mudur, divit midir, izah et!''
"Kuşları sevdiğiniz besbelli! Yorulmasın diye yavrucuklar, temelli bir tünek kurmuşsunuz!''




Don Kişot ve Hamlet kadar ünlü olan efsane bir kahraman… Cyrano de Bergerac 1897’de Fransız oyun yazarı Edmond Rostand tarafından kaleme alındı ve kısa sürede yazarının en ünlü eseri oldu. Gerçek bir kişilikten yola çıkılarak yaratılan ve ilk kez 28 Aralık 1897’de Paris’te sahnelenen oyun, yazarının ilgi çekici üslubu ve kendine özgü şiirsel diliyle dikkat çekti. “Cyrano de Bergerac” karakterinin en belirgin yönü, güçlü kişilerle mücadele cesareti, ahlaki kaygıları ve hitabet gücüdür. Öte yandan zeki, cesur ve çirkinliğinden ötürü acı çeken ana karakteriyle bu tiyatro eseri, çeşitli nedenlerle toplumun dışladığı kişilere ve ezilenlere yakılmış bir ağıttır. Cyrano, günümüzde Don Quijote ve Hamlet düzeyinde, dünya çapında örnek bir karakter haline gelmiştir.

Türkçenin Sırları

Türkçenin Sırları
Nihad Sami Banarlı

"Bir dilin kelimelerini hor görmek, hakir görmek, hele şu veya bu politik veya ideolojik sebeple dilden atılabilir görmek, en az, onların oluş ve yontuluş tarihini bilmemekten, hatta sevmemekten doğan büyük bir gaflettir.
Çünkü, milletlerin olduğu gibi, kelimelerin de tarihi vardır.
Bir milletin ataları, asırlarca o kelimelerle doymuş, onlarla düşünmüş; birbirlerini ve evlatlarını o kelimelerle tamamıyla milli bir sanatla işleyip Türk yapmışsa, evlatlar, artık o kelimelere düşman kesilemezler."

Türkçe Günden Güne Muammalaşıyor

Ben bu bahse nereden geldim biliyor musunuz? Her devrin Türkçesini derinlemesine bilen kıymetli edebiyat tarihçilerimizden Nihad Sami Banarlı üstadımız "Türkçe'nin Sırları" adı altında pek güzel bir kitap çıkarmış, bir nüshasını da bana göndermek lütfunda bulunmuş. Onu başından sonuna kadar okumaya başlamadan önce şöyle bir karıştırırken, Türkçe'nin nasıl bir karışıklıklar deryası içinde yüzdüğünü, içine biraz da mizah karıştırılarak anlatan paragraflar gözüme çarptı da dertlerim deşilmiş oldu.

Şimdiden esrar küpü haline gelmiş olan Türkçe, çözülmez bir muamma niteliğine bürünmeden bu kitabı okumanızı tavsiye ederim.
- Şevket Rado-
- Hayat -29 Haziran 1972, Sayı: 27-
(Kitabın İçinden)


 
 
Benim bir şey söylememe gerek yok. Adamlar anlatmış. Okuyun.

Alice Harikalar Diyarında


Alice Harikalar Diyarında, tam yüz otuz beş yıl önce yazıldı ve o günden beri tüm dünya çocuklarının hayranlıkla okuduğu bir kitap oldu. "Alice Harikalar Diyarında", içine giren herkesi büyüleyen bir hayal ve masal ülkesi. Normal bir küçük kız olan Alice, bir gün yolda tuhaf giyimli bir tavşanla karşılaşır; tavşan randevusuna geç kalmamak için koştururken durmaksızın saatine bakmaktadır. Alice, tavşanın peşinden bir deliğe dalar ve o anda kendini olağanüstü bir serüvenin içinde bulur. İnanılmaz kahramanlarla dolu, budala bir korkunç Kupa Kraliçesi'nin yönettiği Harikalar Diyarı’na girmiştir. Alice, kendisini ya küçücük yapan ya da dev gibi büyüten büyülü yiyecek ve içeceklerin yardımıyla Harikalar Diyarı’nda gezinmeye başlar.


İlginç bir çocuk romanı olarak bilinse de büyüklerden de çok ilgi görmüş bir kitap bu. Okumayı yeni söktüğümde okumuştum ben. Şimdi yeniden bir okuyayım dedim. Hala okumayanız varsa tavsiye ederim.