21 Şubat 2014 Cuma

Sevmek Zamanı

         


         Sevmek Zamanı
         Mehmet Kadri Sümer
         Ka Yayınları

         Sevmek Zamanı diye bir Türk filmi var. Kitabın isminden dolayı okumaya başladım yani, itiraf ediyorum. Daha önce bu şairi okumamıştım. Güzeldi, sevdim.
         Yazar, kitabın önsözünde sadece çokca yayınlanan şiirlerini kitaba aldığını söylemiş.
        


11 Şubat 2014 Salı

Şiirin Kızkardeşi Öykü

         


         Şiirin Kızkardeşi Öykü
         Buket Uzuner
         Everest Yayınları

         “Bugün artık o gün.
            Bugün, yıllardır karanlıkta kalmış bir haksızlığın aydınlığa kavuşturulacağı o gün!
            Biraz sonra yıllar önce yapılmış büyük bir kötülüğün kalbi sökülecek.
            Biraz ötede büyük bir iftiranın gizi çözülecek ve bunu yapacak olan kişi, şimdi sizinle konuşanın ta kendisi. Adaleti yerine getirecek olan benim!
            Bugün onu yeniden göreceğim, yıllar sonra onunla buluşacağım; çünkü bizim yazgımızda karşılaşmak var.
            Bugün işte o gün!”
            Şiirin Kızkardeşi Öykü dinamik üslubu, zengin düşgücü ve okura hazırladığı sürprizlerle bir Buket Uzuner kitabı.
            Kitabın ikinci bölümünde yer alan Cinsel Öyküler beş arkadaşın oynadığı tehlikeli bir oyundur aslında:
            “2001 yılının bir İstanbul yaz gecesiydi. Üniversiteyi beraber okumuş beş eski arkadaş yıllar sonra yeniden buluştuklarında alkolün de etkisiyle ilk bakışta çok eğlenceli ve masum görünen bir oyun oynadılar. Oyun basitti ve tek kuralı içten olmaktı: Herkes ilk cinsel deneyimini anlatacaktı.”
            (Arka kapak)
        
         Öykü kitabı okumayı çok seviyorum. Bu kitabı da adında öykü geçtiği için okumak istedim aslında. Zaten ben kitabın arkasını falan okumaktan çok hoşlanmıyorum. Bu büyük bir eksiklik, biliyorum. Ama böylesi daha eğlenceli, daha sürprizli.
         Kitaba da ismini veren Şiirin Kızkardeşi Öykü beni en çok şaşırtan öykü oldu. En çok onu sevdim içinde. Diğerleri fena değildi.
        

         

4 Şubat 2014 Salı

Eroin Güncesi

         


         Eroin Güncesi
         Kanat Güner
         MB Yayınevi

         Yaşadı, yazdı… ve öldü.
         Uyuşturucu ve adım adım yaklaşmakta olan ölüm hiç bu kadar içerden, bu kadar sahici ve alaycı anlatılmadı. “Hey, millet ben ölmeye karar verdim. Hiç kimseye hiçbir şey borçlu değilim ama son bir iletişim denemesi yapmak istedim.” diyen Kanat Güner, bu kitabı yazdıktan 13 ay sonra öldü.
         Beyoğlu’nda bir sinemanın tuvaletinde, kasığında iğne ile ölü bulunduğunda 28 yaşındaydı.
         Muş’ta doğan, Güneydoğu’nun çeşitli illerinde büyüyen zeki, duyarlı ve çalışkan Kanat Güner’in 17 yaşında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni kazanarak İstanbul’a gelmesiyle başlayan Eroin Güncesi’nde, sarsıcı gerçekler son derece çarpıcı bir dille aktarılıyor.
         Onuncu yıl özel baskısı için, Eroin Güncesi’nin ilk yazımında adı geçen kahramanlarımızın tamamının izi sürülmüş. Kitabın sonunda, yaşamını kaybedenlerin yanı sıra, hayatta olanların bugün nerde ve ne durumda olduklarına dair bilgi yer alıyor.
         Eroin Güncesi’nin gençler arasında kazandığı ayrıcalıklı konum, Kanat’ın ölmeden önce giriştiği son iletişim denemesinde ne kadar başarılı olduğunu kanıtlıyor.
         ***
         İnternette gençlerin Eroin Güncesi ve Kanat Güner hakkında yazışmalarından:
         Eroin Güncesi, “Dünya nasıl bir yerdir?” diye sorulduğu vakit başvurulması farz olan yapıttır… Acı hiç böylesine ironik anlatılmamıştır.
         On kere okudum ve her seferinde beni uçurumlardan kurtardığına inanıyorum. Bu kitap, okuyan herkesin hayatını değiştirmiştir bence…
         Bir eroin (wo)man’ın hayatını ve çektiklerini anlattığı kadar bu ülkeyi yönetenlere ve ailelere de (eğer okusalar) hatalarını gösterecek olan kitap… Okuyun, okuyup da etkilenmeyen fazla kişi yok.
         Eroin Güncesi, bir hayatın, o hayatın kahramanı tarafından bırakılmış özeti. Bir ömrü dolduran şeylerin bazen bir veda mektubu gibi içten, bazen bir protesto gibi sert anlatımı. Ölüme yaklaşan bir insanın son hesaplaşması.
         Kanat… Defalarca okunabilen, her okunuşta sözleriyle insanı öfkeyle şaha kaldırıp, gözyaşlarına boğan bir melek.
         Uzun zaman önce okumuştum, remen dağılmıştım kitap bitince. Şimdi ne zaman aklıma esse, açar yine okurum ve yine aynı şiddette dağılırım.
         (Arka kapak)
        
         Bağımlılık yapan her şeyden ödüm kopar benim. Sigara, alkol, uyuşturucu… Kola, cips bile bağımlılık yapıyor diye bıraktım hatta. Midem de çok ağrıyordu, orası da ayrı konu tabii.
         Birkaç gündür gözüme çarpıyordu bu kitap internette. Daha önce de görmüştüm ama eroinle ilgili başka da kitaplar okuduğumdan ve her seferinde çok yara aldığımdan bunu okumayı göze alamamıştım doğrusu.
         Fakat dayanamadım en sonunda. Canımın bu kadar acıyacağını, bu kadar dağılacağımı da biliyordum üstelik.
         Kanat Güner, 1970 doğumlu, 10 yıl boyunca uyuşturucu kullanan bir bireymiş. Bu kitabı da son bir iletişim hamlesi olarak yazmış. Hatta Reha Muhtarın sunduğu haberlere çıkmış. Beyoğlu’nda bir sinemanın tuvaletinde ölü bulunduğunda da 28 yaşındaymış. Demek ki ben o zaman 8 yaşındaydım. Ama Kanat’a dair hiçbir şey hatırlayamıyorum. Haberlere çıkışı falan…
         Çevremde de birkaç esrar falan kullanan tanıdığım olmuştu lise dönemimde. Onunla bile ne hale geldiklerini görmüştüm. Sanırım bu kitapta da ben en çok, eroini isteyerek kullanmasına, son zamanlarında özellikle gerçekten isteyerek kullanmasına üzüldüm. Ölümü bu kadar çok istemesine üzüldüm.

         Kitabın sonundaki söyleşisi ne kadar da umut dolu oysa. Gelecek için güzel planları varmış. Keşke direnebilseymiş. 

3 Şubat 2014 Pazartesi

Yaz Geçer

         


         Yaz Geçer
         Murathan Mungan
         Metis Yayınları

         Yaz Geçer
            …
            Ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
            Yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim
            Oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim
            Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
                                             
            İmrendiğin, öfkelendiğin
            Kızdığın, ya da kıskandığın diyelim
            Geçmişim
            Dile dökülmeyenin tenhalığında
            Kaçırılan bakışlarda
            Gündeliğin başıboş ayrıntılarında
            Zaman zaman geri tepip duruyordu. Ve elbet üzerinde durulmuyordu.
            Sense kendini hayatımda herhangi biri sanıyordun, biraz daha
            Fazla sevdiğim, biraz daha önem verdiğim.
            …
                  (Arka kapak)

              Ne zamandır Murathan Mungan’ın bu kitabını okumak istiyordum. Son zamanlarda da sürekli karşıma çıkıyordu internette. Ben de “Artık vaktidir.” dedim ve okumaya başladım.
              En çok da Yaz Geçer şiirini sevdim Mungan’ın.

              Tavsiye ederim.

1 Şubat 2014 Cumartesi

Pucca Günlük #4 Ay Hadi İnşallah!

         


         Pucca Günlük #4 Ay Hadi İnşallah!
         Pucca
         Okuyan Us Yayınevi / Dizüstü Edebiyat
        
         “Ne anneler, ne eski sevgililer ne de etrafta dolanan s…tükler! Bu kez başaracam, bu kez o duvağı takcam! Hiçbir şey önüme engel olamayacak… Sen bile! Kaderimde yokmuş, falımda çıkmıyormuş, o adam bana göre değilmiş… Hiiiiiç anlamam, dinlemem, o adam buraya gelecek! Ayy hadi inşallah!”
            “İskambil kağıtlarından ev yapıyorum kendime Vale’yi saklıyorum, Kız’ı kıskandırıyorum, As’la hayaller kuruyorum. Hep bir şeyler eksik kalıyor, sayılar başımı döndürüyor. Fal bakıyorum maça aramızı bozuyor, papaz kaçıyor. Ve ben kağıttan evin içine bir türlü sığamıyorum…”
            Bu kitabın okuyucularına bir uyarısı olsaydı, o da “Pucca bu, anılarını mutlaka okuyun ama sakın ola ilişkinizde uygulamayın!” olurdu… Sosyal Medya’nın kraliçesi Pucca, 4. kitabı  Ay  Hadi İnşallah’ta yine kadın zekasını, komikliğini, sinsiliğini, şaşkınlığını ve hani o bildiğimiz, “Ne onunla ne onsuz!” aşkı en yalın haliyle yazdı… Pucca’nın günlüğünde bu kez en bilinen aşkı Ceri ile olan hikayesini okuyacağız. Her durumdan kavga çıkaran, her kavgada ayrılan, her ayrılıktan 10 dakika sonra barışan Pucca ve Ceri’yi okurken, bakalım siz hangi tarafta yer alacaksınız?
            (Arka kapak)

         Sonunda az önce dördüncü kitabı da bitirdim. :) Evet mutluyum, 4 günde 4 kitabı da bitirdim.
         Pucca’nın anlattığı adamların içinde en çok Ceri’yi sevdim. Niye, bilmiyorum. Ama bence içlerinde en iyisi oydu. Gerçi dakika başı kavga ediyorlar gibi ama olsun. Sanırım hâlâ birlikteler. Allah daim etsin. :)
         Kitapların içinden en çok Ve Geri Kalan Her Şey ile bu kitabı sevdim. En çok da Allah Beni Böyle Yaratmış da üzüldüm.

         Devamı da gelir inşallah, mutlu haberlerle birlikte tabii. :)