22 Temmuz 2015 Çarşamba

Londra Caddesi



              
         Londra Caddesi
         Samantha Young
         Çevirmen: Aslı Dağlı
         Dex Yayınları

         Dublin Caddesi’nde Joss ve Braden’in aşkıyla baştan çıkmıştınız… Londra Caddesi’nde ise Johanna ve Cameron ile ihtirası doruklarda yaşayacaksınız. Johanna’nın alkolik bir annesi ve bakması gereken küçük bir erkek kardeşi vardı. Babası alıp başını gitmişti, evi geçindirmek Johanna’ya kalmıştı. Artık sadece kardeşi için yaşıyordu. Erkek arkadaşlarını da bu yüzden zenginlerden seçiyordu. Kendi arzuları onun için önemsizdi. Pasaklı kotu, dövmeleri ve hırpani tişörtüyle şehrin en seksi serserisi Cameron hayatına girdiğinde Johanna’nın bütün ezberi bozuldu. Onu öylesine çok arzuluyordu ki, kalp atışlarını bile bir türlü dizginleyemiyordu. Cameron barda birlikte çalıştıkları bu mesafeli görünün seksi kızılın sakladığı sırlarını açığa çıkarmaya kararlıydı… Teker teker savunma kalkanlarını indirecekti… Johanna çırılçıplak kalıncaya dek!..
            “Aşırı seksi bir kitap bu. Hem kahramanın kendini bulma ve güçlenme yolculuğuna da bayıldım. Londra Caddesi’ni tüm kalbimle tavsiye ederim.” –USA Today-
            (Arka kapaktan)

         Merhaba,
         Yine ciklet bir kitapla karşınızdayım ama bu sıcak havalarda başka bir şey okuyamıyorum ne yazık ki. Bir de kafam o kadar dolu ki beni yormayacak kitaplara ihtiyaç duyuyorum hep.
         İçindeki tüm o romantik ve seks şeylerini geçiyorum. :) Tahmin ediyorsunuzdur zaten nasıl olduğunu. Ama bu kitabı sevmemin en büyük nedeni kadının zayıflıklarını bir bir görmesi, kabullenmesi ve üstesinden gelmesi. Güzel bir direnişti bence. Sırf bu yüzden bile bir şans verilebilir.
         Bu arada arka kapaktan öğrendiğimize göre bu bir seriymiş ve bu serinin ikinci kitabıymış. İlk kitapta, bu kitapta da geçen, Joss ve Braden’in ilişkisi anlatılıyormuş. Bilmem, denk gelirsem onu da okuyabilirim bir ara.
         Serin günler diliyorum efenim!
               


17 Temmuz 2015 Cuma

Kiralık Sevgili

         


         Kiralık Sevgili
         Christine Bell
         Nemesis Kitap

         Sarabeth, severek çalıştığı tatil köyü yasadişi işler yapabilmek için kurulmuş bir paravan şirket çıkınca, işten ayrılır. Bir süre sonra şirketin çevirdiği gizli işler de orta çıkar ve her şey altüst olur. yine de olayların daha da kötüleşmesi uzun sürmez. Geçmişte o tatil köyünde çalışan insanların teker teker kaza süsü verilmiş cinayetlerle ortadan kaldırılmaya başlanması, Sarabeth’i endişelendirir. En az onun kadar endişeli olan yakın arkadaşı Lindy, Sarabeth’i koruması için bir koruma kiralar. Ancak bu kiralık korumanın, kiralık bir sevgiliye dönüşmesi an meselesidir.
            (Arka kapaktan)
        
         Merhaba,
Çerez bir kitap daha…
Sıkıntılı ve endişeli geçen günler yüzünden ne yapacağımı bilemez haldeyim biraz. Endişemi bastırabilmek için çerez kitap bakınırken bu kitaba denk geldim.
         Aslında iyi işlenseymiş güzel bir kurgusu varmış ama sanki yazar bu kitabı iki arada bir derede yazmış gibi. Çok aceleye gelmiş sanki. Ya da sanki asıl kitabın özetiymiş gibi. Bilemedim yani.

         Yazlıkta yalakta, deniz kenarında ya da evde sıkıntıdan patlarken okunup unutulacak bir kitap bence. Ne yazık ki.

16 Temmuz 2015 Perşembe

Benim Balığım Yaşayacak

         
        
         Benim Balığım Yaşayacak
         Ruth Ozeki
         Çevirmen: Filiz Saban
         Parodi Yayınları

         Olur da biri size bu kitap hakkında bir şey sorarsa ona sadece yalan söyleyin. Tokyo’da, katlanamadığı yalnızlığına son vermeyi düşünen 16 yaşında genç bir kız: Nao. Pasifik’in öteki tarafında ise ıssız bir adada ilham perisini arayan bir yazar: Ruth. Ve bu hayatları birleştiren sahil kenarına vurmuş bir günlük: Nao’ın günküğü.      
            Nao’ın tek arzusu, hayatına son vermeden önce, Budist rahibesi olan büyük büyükannesinin hayatını kaleme almaktır. Gözlerden ırak yaşayan yazar Ruth ise bir gün sahilde gezerken kıyıya vurmuş bir çanta bulur. Bu, 2011 yılında Japonya kıyılarını vuran tsunaminin sürüklediği eşyalardan biridir muhtemelen. Gizem, gün ışığına çıkmaya başladıkça Ruth geçmişe, Nao’ın acı yaşantısına, onun bilinmez kaderine ve aynı zamanda kendi geleceğine doğru yer alır.
            Yazar ve okur, geçmiş ve şimdi, gerçek ve kurgu, kuantum fiziği, tarih ve mitolojinin iç içe geçtiği Benim Balığım Yaşayacak, benliği ve tüm dünyayı keşfe çıkan özgün bir hikâye.
         “Ozeki bu sefer büyük oynuyor… Kaderleri birbirine mühürlenmiş iki zaman kahramanının, Ruth ve Nao’ın peşinden sürüklüyor bizleri.” –The New York Times Book Review-
            “Ozeki’nin bu romanı, edebiyattan ve entelektüel bir coşkuyla sarmalanmış iyi bir hikayeden haz alanları kesinlikle memnun edecek.” –Publishers Weekly-
            (Arka kapaktan)

         Merhaba,
         Bu aralar benim için kitap okumak biraz zor. YDS’ye hazırlanıyorum. Üniversiteye hazırlanırken geçirdiğim o sınav süreci pek hoş değildi. Üniversiteyi kazandıktan sonra da sırf süreci yüzünden doğru düzgün ders çalışmadım. Ama nereye kaçarsam kaçayım yine bir sınav geldi buldu işte beni. Turist rehberliği yapabilmem için son bir adım kaldı; o da kokart alabilmek. Bunun için de o sınavı geçmem gerek.
         Ders çalışmayıp başka şeylerle uğraşınca vicdan azabı çekiyorum işte. Az okuyorum o sebeple.
         Neyse…
         Bu kitap instagramda o kadar çok paylaşıldı ki merakıma yenik düşüp ben de okudum sonunda ve iyi ki okumuşum diyorum.
         Kitabın yazı dili çok akıcıydı. Hiç ilgimi çekmeyen kuantum fiziğiyle ilgili kısımları bile pek zorlanmadan okuyabildim.
         Nao’ın yaşadıkları ya da yaşamak zorunda kaldıkları çok üzücüydü gerçekten. Babasıyla arasındakiler de öyle. Tapınakta geçirdiği dönemlerse gerçekten aydınlatıcıydı.
         Japonya, Japon kültürü ve Japonca kelimelerle ilgili verilen bilgileri de çok sevdim tahmin edersiniz ki. :)

         Hala okumayanlarınız varsa okumanızı tavsiye ederim.

2 Temmuz 2015 Perşembe

Temmuz Sözler

         


         Temmuz Sözler
         Ercüment Âsaf Yanıç
         Cinius Yayınları

         Şiirleri yanında çoğu tarihsel, siyasal ve biyografik araştırmaları, makaleleri, çeşitli gazete ve dergilerde yer bulan Ercüment Âsaf Yanıç’ın Ağustos 2004’de Mozaik Yayınları’ndan yayınlanan “Erguvanî” isimli şiir kitabında yaşam öyküsü, “Kırk Satırda” başlığı altında şöyle resimlenmekte…
            Ellili senelerde Gaziantep’te doğmuşum,
            Oku da öğren her şeyi, belle bitamam demişler;
            İlk, orta, lise derken bende,
            Bellemişim, öğrenmişim bir şeyler;
            Sonu yok öğrenmenin diyerek, sonunda,
            Yedi tepeli büyük kente gitmişim…
            Kap kara döşeli taşlarında kanlı güller açar,
            Bir meydanmış, Beyazıt Meydanı,
            Özgürlük kokar ve dönermiş kuşlar durmadan;
            Konarlarmış meydana, kalkarlarmış bir yandan…
            Süleymaniye’ye komşu ve de geçmezmiş hi
            Taş yapıları çevirir, sanırsın bir kaleymiş,
            O fildişi kulelerin içinde,
            İlim öğretir, irfan belletirlermiş…
            Emekçiliğim muhabirlikle başlamış,
            Ve geçenle elime, yetinmeyi öğrenmişim;
            Gazetecilikten geçinmişim de o yıllarda, onurla,
            Sonraları sakınmışım hep,
            Hiç gazeteci geçinmemişim…
            Epey de diploma vermişler bana,
                     Ne duvara asmışım onları
            Ve kazanç kapısı deyip, ne de satmışım;
            Öğrendiğim ekonomi ekmeğimi büyütmemiş,
            Siyaseti ilim diye okumuş bilmişim,
            İçine girip görmüşüm ki, siyaset:
            Halka rağmen halk için, halkın sırtına binmekmiş…
            Dağıtmışım ürettiklerimi hep, üleşmemişim bile,
            Kamuydu, özeldi ve kendi işimdi derken,
                     Geçmiş seneler, devirmişim gençliği…
            Sevmişim, sevilmişim, evlenmişim de;
            İyi de etmişim:
            Bebek kokuları burnumda tüter,
            İki de kızım olmuş, 
            Ve büyütüp boyumca, yetiştirmişim;
            Yüklenecek kırk katırlık neyim kalmış,
            Kırk satırda bir yaşanmış;
            Gelmişim bu güne:
            Eskilerden yenilerden,
            Söylenecek sözüm varmış;
            Düşmüşüm yola, merhabayla…

         Merhaba,
         Çok uzun zamandır okuyamıyorum nedense. Elim gitmiyor çoğu zaman YDS’ye hazırlandığımdan. Okumaya başladığımda ise sarmıyor kitaplar bir türlü. Neyse ki bir iki gündür bir şeyler okuyabiliyorum.
         Bu güzel şiir kitabına da taa iki ay önce başlamıştım. Az önce bitirebildim şükür. Oysa çok güzel şiirler var içinde. Çoğu şiirlerde mitolojik öğeler de kullanılmış hem. Severek okudum.
         Şairin daha önce de Erguvanî isimli kitabını okumuştum. Yazısını okumak için tık tık.

         Bu arada bu da imzalı kitap. Diğer kitapta yazan Kemal Amca’ma imzalı olduğundan fotoğrafını çekmedim.