21 Ağustos 2014 Perşembe

Canım Aliye, Ruhum Filiz

         


         Canım Aliye, Ruhum Filiz
         Sabahattin Ali
         Yapı Kredi Yayınları
        
         Büyük sıkıntıların yaşandığı çalkantılı dönemlerde bile ailesinin sorumluluğunu taşıyan bir yazarın eş ve baba olarak portresini çizen bu mektuplar, Sabahattin Ali’yi yakından tanımamızı sağlıyor.
         “Bundan sonra hiç kimse sana benim kadar yakın olmayacak. Beraber Almanca öğreneceğiz, ben İngilizce öğrenmek istiyorum, beraber İngilizce dersi alacağız, ben kitaplar tercüme edeceğim, bunları beraber okuyacağız, neşeli ve kederli olacağız, ne olursa olsun, bütün bunlar hep beraber, hep ikimizin iştirakiyle olacak ve başka hiç kimse karışmayacak.”
         Tarihsiz bir mektuptan…
         “Sen nasılsın? Keyfin yolunda mı? Sevgilim, Filiz’im nasıl? Onun bir fotoğrafçıda, hiç olmazsa vesikalık bir resmini çıkartıp gönder. Kendinin de resmini yolla. İkinizi de fevkalade göreceğim geldi.”
         -24. VIII. 1944 tarihli mektuptan.
         (Arka kapak)

         Siz benim Sabahattin Ali aşkımı biliyor musunuz?
Deli gibi bu kitabı arıyordum her yerde, ya iki güne gelecek oluyordu ya da diğer şubelerinde oluyordu kitapçıların. Ama en sonunda buldum ve bir günde de bitirdim.
Sabahattin Ali, ortaokula giderken İçimizdeki Şeytan ile girdi hayatıma ve yıllardır da benimle. Daha o kitabını okurken kendime çok yakın hissettiğim bir yazar oldu ya da ben ona çok yakındım. O günden sonra da tüm kitaplarını okudum. En son mektupları çıktığını görünce çıldırdım. :)
Mektuplar insanı yazarına daha çok yakınlaştırır bence. Bu kitapta da koca ve baba Sabahattin Ali’yi tanıdım ben. Aliye Hanım’ım yazdığı mektupları okuyamasak da Sabahattin Ali’nin hapis zamanlarında metanetle beklediğini de anladım aynı zamanda. Keza kızının da öyle. Hep bunu merak eder dururdum.
Ayrıca en son Markopaşa Yazıları ve Ötekileri okumuştum. Mektuplarda o dönemlere denk gelen hapis zamanları ve yaşadığı zorluklar da var.
Ayy… Sabahattin Ali hakkında sabaha kadar yazabilirim. En iyisi mi siz kitabı alıp okuyun. :)


11 Ağustos 2014 Pazartesi

Kayıp Aranıyor! Aşk

         


         Kayıp Aranıyor! Aşk
         Pucca
         Elele
        
         Bu kitap başka hiçbir yerde yok yazıyor kitabın üzerinde de. Çünkü Elele dergisinin hediyesi. Dergiyi normalde okumuyorum. Sırf Pucca’nın kitabını veriyor diye aldım. Hoş dergiyi yine okumadım. Sayfalarını çevirip resimlerine baktım sadece.
         Pucca, bu kitabında Hürriyet Gazetesi’nin hafta sonu eklerinde yayınladığı yazılarını toplamış. Büyük bir çoğunluğunu okudum tabii ki. Ama yine de kitap da elimde bulunsun istedim.

         Pucca’yı bilen bilir zaten. Okuyun. Eğleneceksiniz.

6 Ağustos 2014 Çarşamba

Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum, Ağladım

         


         Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum, Ağladım
         Paulo Coelho
         Çeviren: Aykut Derman
         Can Yayınları

            Brezilyalı Paulo Coelho’dan yayınladığımız Simyacı, büyük bir ilgiyle karşılanmış, üst üste yaptığı baskılarla en çok satan kitaplar listesinin ilk sırasındaki yerini aylarca korumuştu. Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum, Ağladım, yazarın Türkçe’deki ikinci kitabı. Bu kitap, bir tutkunun, bir aşkın öyküsü. Öyle bir aşk ki, bir kadınla bir erkek arasındaki tutkunun, giderek bir sonsuzluk tutkusuna dönüştüğünü görüyoruz. Paulo Coelho, gerçekle gerçeküstünü, ülkesinin mitolojisinden yararlanarak bütünleştirebilen ilginç bir yazar; bu romanında dünyanın gizlerini içinde taşıyan bir aşkın öyküsünü dile getiriyor. Yirmi üç dile çevrilen ve dünyada 2,5 milyon okurla buluşan bu romanın da Simyacı gibi sevilerek okunacağını umuyoruz.
            (Arka kapak)
        
         Paulo Coelho’nun kitaplarını okumak benim için bildiğim sokaklarda yürümek gibi artık. Sıkmıyor da heyecanlandırmıyor da pek.
         Çok geç kalmış bir okumaydı bu kitap benim için. Okudum, aradan çıkmış oldu.

         

4 Ağustos 2014 Pazartesi

Çılgın ve Özgür

         


         Çılgın ve Özgür
         Neyzen Tevfik’in Romanı
         Hıfzı Topuz
         Remzi Kitabevi

         Aldıkça al, daldıkça dal, çaldıkça çal
         İsterse ver yüz arzuhal, ne sorgu var ne sual

         Hıfzı Topuz, bu kez inişli çıkışlı ömrü birbirinden, renkli serüvenlerle geçen, Türk aydınları arasında kendine özgü duruşuyla dikkat çeken Neyzen Tevfik’in yaşamını romanlaştırdı.
            İstibdat ve ardından gelen Cumhuriyet döneminin ilginç kişiliklerinden biri olan Neyzen Tevfik’in tüm yaşamı, ney üflemesiyle, özgür yaşam mücadelesiyle, yergileriyle ve hatta sinema oyunculuğuyla bir biyografik romanda öne çıkıyor.
            Çılgın ve Özgür’de Neyzen Tevfik’in dönemin sanatçılarıyla yakın ilişkileri de ele alınıyor. Bunlar arasında özellikle Ahmet Rasim, Şair Eşref, Mehmet Akif, Arif ve Abidin Dino, Fikret Adil, Fikret Mualla, Mesut Cemil, Necip Fazıl, Cahit Irgat tanıklıkları ve anekdotlarıyla romana renk katıyor.
            (Arka kapak)
        
         Bu kitaba ba-yıl-dım. Başka bir şey yazmayacağım. Sadece bu kadar. :)
         Şaka şaka… Bu kitap hakkında sabaha kadar konuşabilirim. Çok sevdim. Neyzen Tevfik’i çok severdim. Bu kitapta başka yerlerde rastlamadığım şiirleri de vardı.
         Doğumundan ölümüne kadar tüm hayatını bir film gibi gözümün önünde canlandırdı Hıfzı Topuz.
         Neyzen, tam bir devrimci. Onunla tanışmayı çok isterdim doğrusu.

         Mutlaka okuyun bu kitabı.