24 Haziran 2011 Cuma

Bir Genç Kızın Uyuşturucu Günlüğü


Bir Genç Kızın Uyuşturucu Günlüğü

Çeviren: Selim Yeniçeri
Koridor Yayınları



Ergenlik çağındaki bütün gençlerin ebeveynlerinin okuması gereken bir kitap.' 
          Boston Globe 




' Sıra dışı bir çalışma... Korkutucu gerçekleri gösteren bir belgesel.' 
New York Times Book Review 




Alice herhangi biri olabilir... 
Tanıdığınız biri olabilir... 
Alice uyuşturucu kullanıyor... 
On beş yaşında, beyaz, orta sınıf bir ailenin kızı olan Alice, son derece sıradan ve iyi bir kız. Dersleri iyi. Bir gün evlenip bir aile kurmayı hayal ediyor. Ama fark etmeden hayatına giren uyuşturucu Alice için dünyayı önce daha yaşanılır, daha dayanılır bir yer haline getirirken, genç kız çok geçmeden hiç peşini bırakmayacak bir belaya bulaştığını anlıyor. Alice'in hayatı bir daha asla aynı olmayacak. 
Anne ve babası değişiklikleri fark ediyor ama neler olup bittiğini anlamıyorlar. Ona yardım edemiyorlar. Alice'in üzücü bağımlılık macerası yönlendirilmeye açık duygularını anlamalarında yetişkinlere yardımcı olacak. 

(Arka Kapak) 


Yazarına anonim demiş bu kitap. Dün bir arkadaşımdan aldım. Nedir, ne değildir, belirtileri nelermiş diye bu tip kitapları okumayı severim. Bu yüzden aldım arkadaşımdan da zaten.
Kitabın dili basit. Ben çok inanmadım gerçek bir hikaye olduğuna ama öyle diyor kitabın sonunda. Bilemiyorum, araştırmadım.
Kitabın sonunda Alice günlük tutmayı bırakıyor ve sonraki sayfada da bir not var. Kızın günlük tutmayı bırakmasından üç hafta sonra bir gece kız evinde ölü bulunuyor ama bunun sebebinin kasti mi olduğu yoksa aşırı dozdan mı kaynaklandığı bilinmiyor. Bence bir şeylerin gösterilmesiydi madem amaç neden öldüğü de açıklanmalıydı ya da o üç hafta içinde neler oldu da kız yeniden uyuşturucuya başladı (Çünkü en son temizdi) ve öldü. Bunlar aydınlatılmalıydı. ‘Eee niye bitti ki şimdi bu?!’ diye kalakalmamalıydı yani insan.


2 Haziran 2011 Perşembe

Mavi Defter


James A. Levine

"İnsan ruhunun nelere dayanabileceğini gösteren bu dokunaklı hikaye, yüreğinizi dağlayacak."

-Uçurtma Avcısı'nın yazarı, Khaled Hosseini-
"Mavi Defter'i okuyunca yüreğimin cız ettiğini ve gözlerimin açıldığını hissettim. Levine'nin hayali kahramanı Batuk, masumiyeti elinden alınan ancak ruhu ele geçirilemeyen, ardında bıraktığı günlüklerle insanlığa büyük bir ders veren Anne Frank'la omuz omuza yürüyor."
-Wally Lamb-
Yaşadığı gerçekliği aşmak için yazıyı ve hayal gücünü kullanan gem. bir kızın hafızalardan kolay silinmeyen hayret verici çırpınış öyküsü...
Onunki muhteşem bir hayal gücüyle çocukluk acılarından kurtulma mücadelesiydi. Mavi Defter Hindistan'ın kırsal bölgelerinden birinde, dokuz yaşındayken babası tarafından seks kölesi olarak satılmış, yaşıtlarına göre son derece olgun on beş yaşındaki Batuk'un hayata tutunma çabasını anlatıyor. Batuk fuhuş caddesinde acılarla dolu yaşamını sürerken bir kalem bulmayı başarır ve düşüncelerini kendine özgü tarzıyla bir günlüğe aktarmaya başlar. Ve asla göz ardı edemeyeceğimiz küresel bir sorunu ancak birkaç yazarın kalemini oynatmaya cesaret edebileceği biçimde anlatan Mavi Defter gibi bir eser çıkar ortaya. 

(Arka Kapak)


Okurken ağlamaktan içim şişti. Yurtta okuma cesaretini gösterebilen tek kişiyim. Arkadaşlarım ilk yirmi sayfadan sonrasına dayanamadılar. Çok üzücü, çok kötü.


S*ktir Et


John C. Parkin


Siktir Et Hayatta Hiçbir Şey Senden Önemli Değil

Siktir Et demek sizi iyi hissettirir. Mücadeleden vazgeçmek, ne hoşunuza gidiyorsa onu yapmak, çevrenizdekilerin sizin hakkınızda düşündüklerini umursamamak ve kendi yolunuzdan gitmek harika bir duygudur.

John C. Parkin’in bu komik ve ilham verici kitabı, Siktir Et demenin; Doğunun boş verme, vazgeçme ve bir şeylerin o kadar da önemli olmadığını fark ederek gerçek özgürlüğü bulma gibi ruhani fikirlerinin kusursuz bir Batı ifadesidir.

Siktir Et; şarkı okumak, meditasyon yapmak, sandalet giymek ya da tütün yemek gibi eylemler gerektirmeyen ruhani bir yoldur. Modern zamanın küfürlü söylenişiyle, Siktir Et, Batılıları şöyle bir sarsıp kendilerine getirecek, anlam dolu hayatlarımıza egemen olan stresi ve gerginliği ortadan kaldıracaktır.

Bu yüzden, bütün sorunlarınıza ve meselelerinize S*ktir Et demenin bir yolunu bulun. Hayatınızda yapmanız “gerekenlere” S*ktir Et deyin ve sonunda başkaları ne düşünürse düşünsün, neyi yapmak istiyorsanız onu yapın.

(Arka Kapak)

 

Arkadaşımın doğum günü hediyesi bu kitap. Yarın olsa da doğum günüm. ;) Okulum erken bittiği için erken aldım bazı hediyelerimi. Yurttaki oda arkadaşlarım sağolsunlar. ;)

Ben klasik kişisel gelişim kitaplarının bahsettiğinden farklı bir şey göremedim içerikte. Her ne kadar girişi güzel olsa da o da sıradanlıktan kurtulamamış bir kişisel gelişim kitabı.


Kinyas ve Kayra



Hakan Günday

'Hiç uykum yok. Hiç uyuyamıyorum. Domuz gibi içiyorum. Ama gözlerimi kapalı bile tutamıyorum. Sabaha beş saat var. Annemi düşünüyorum. Nerededir şimdi? Aynada kendime bakıyorum bazen. Ve tek kelime etmesem bile vücudum yaşadıklarımı, hayattan ne anladığımı anlatmaya yetiyor. Sağ omuzuma kendi çizdiğim kelebek, beğenmediğim için üzerine attığım çarpı işareti ve altında aynı kelebeğin bir Japon tarafından çok daha iyi işlenmişi. Sol dirseğimin iki parmak yukarısındaki kurşun yarası. 


Bileklerimdeki otuz dört dikiş. Medeniyeti bir aralar, herkes gibi yaladığımı kanıtlayan apandisit ameliyatımın izi. Ve sırtımı kaplayan, Tanrı'nın yüzü. Bilmiyorum... Hızlı yaşadım. Ama genç ölmekten çok, hızlı yaşlandım! Ama hayattayım. 




Kayra, bir gün bana 'Mutsuzluğuna hiçbir çare aramıyorsun' demişti.' 




(Arka Kapak) 



Evet, en sonunda bu kitabı okudum, okuyabildim yani. Zaten biraz da uzun sürdü okumam. Daha doğrusu bilerek uzattım. Hep araya başka kitaplar da soktum. (Bilerek)

Bence okunması gereken bir kitap. Günümüz insanının içinde bulunduğu girdapları çok sert bir dille anlatıyor Günday. Aslında diğer kitapları da okunmalı ama önce Kinyas’ı da Kayra’yı da sindirmeli, içimizdeki Kinyas’ı ve Kayra’yı bulup kabullenmeli. Sonra da onlarla başa çıkılmalı.

Kitabı okurken de bitirdikten sonra da hep aklımda aynı soru vardı – var. 
-Sen hangisisin Elif? Kinyas mı Kayra mı?!