Eşekarısı Fabrikası
Iain Banks
Çeviren: Zübeyde Abat
Koridor Yayınları
“Blyth’i
öldürdükten iki yıl sonra küçük kardeşim Paul’ü öldürdüm, ama Blyth’in ölümü
ile karşılaştırılınca daha mühim, daha farklı sebeplerim vardı. Bir yıl sonra
da birdenbire gelen bir istekle aynı şeyi Esmeralda için yaptım.
Şu ana kadar ki skorum, üç. Yıllardır kimseyi öldürmedim,
böyle bir niyetim de yok.
Öyle bir dönem geldi ve geçti.”
Sadece 16 yaşında olan Frank’ın olağanüstü özel, aykırı
dünyasına –kaldırabilecekseniz eğer- adım atın.
“Bu kitabı okumak cesaret ister.” Daily Express
“Dahice… Dayanılmaz… Muhakkak okunmalı.” New York Times
“Karşınızda yeri göğü yıkabilecek bir hayal gücü.” Mail
on Sunday
“Tuhaf, korkunç, elinizden bırakamayacağınız türden.”
Financial Times
(arka kapaktan)
Bu kitabı nasıl çok merak ediyordum
anlatamam. Varlığından haberim yoktu, nerede keşfettim çok hatırlamıyorum. Ama dayanamayıp
aldım. (Artık çok az kitap satın alıyorum.)
Beklentim çok yüksekti onu baştan söyleyeyim.
Ama kitap inanılmaz bir şekilde çok sakin ilerliyor bence. Sadece birkaç yerde
heyecanlanarak okudum diyebilirim. Ama sonu… Ah, o son müthişti bana göre.
Kitap, 16 yaşına gelmeden 3 kişiyi
öldürmüş Frank’ın hayatını anlatıyor. Her gün yaptığı gündelik işler ve planlar
öyle güzel işlenmiş ki yazarın önünde şapka çıkarıyorsunuz.
Kitabın Fabrikadan bahsedildiği
bölümüne kadar Fabrika’nın aslında Frank’ın kafasında olduğunu düşünmüştüm hep.
Ama gerçekten de Fabrika varmış.
Kurduğu, planladığı ve eyleme geçirdiği
şeyler müthiş. Tabii ürkütücü de. İnsan çocukların da çok acımasız
olabileceğini görüyor.
Aslında kitabı okuduğum süre boyunca
Frank’tan çok abisi Eric’in hayatını merak ettim. Sonralara doğru çözülmeye başladığında
ise Eric’in hikayesini de öğreniyorsunuz. Ama Eric’in mi yoksa Frank’ın mı
hikayesi daha vurucuydu derseniz; tartışılır derim.