21 Ağustos 2013 Çarşamba

Hani

         


         Hani
         Oruç Aruoba
         Metis Yayınları             
         Evet, bu kitap da bitti. Daha önce hiç Oruç Aruoba kitabı okumamıştım. Tamam, internette çoğu yazısını okudum ama hiç kitap olarak okumamıştım. Bazı bölümlerinin müptelası oldum diyebilirim. :)
         Zaten ince bir kitap ve yazım dili de gayet akıcı yazarın. Kolayca okuyabileceğinizi düşünüyorum sizin de. Son bölümdeki şiirli felsefeli, hayalli gerçekli kısım ise –gerçekten- yormadan okutuyor kendini.

         Ama bugün bu kitabın başka bir güzel yanı daha var benim için. Dün itibariyle yapmakta olduğum stajım bitti ve bu kitapta staj sürem boyunca (75 gün) okuduğum 17. kitap. :) Kendimi tebrik ediyor, daha fazla kitap okumayı diliyorum. :)

19 Ağustos 2013 Pazartesi

Taş Kapıdan Taçkapıya: Kapadokya


Taş Kapıdan Taçkapıya: Kapadokya
         Gürsel Korat
         İletişim Yayınları

         Gürsel Korat bu önemli ve titiz çalışmasında, antik çağdan Selçuklu dönemine kadar geçen zaman dilimi içindeki Kapadokya kültürünü irdeliyor. Bu kültürün en eski zamanında, yer altı şehirlerinde kullanılan ve “tığraz” adını alan taş kapılar dururken, en yakın zamanında Selçuklu camileri ve medreselerinin giriş kapılarındaki taçkapılar yer alıyordu. 200 fotoğraf ve 40 çizimle zenginleştirilen yapıt, tarih, mimari ve din üçgeninde Kapadokya kiliseleri ve Selçuklu yapıtları konusunda hem vazgeçilmez bir başvuru kaynağı hem de gezginler için bir el kitabı olarak değerlendirilebilir.
            “Kapadokya ile ilgili kitapların en iyilerinden birisi romancı Gürsel Korat’ınki. Korat, Bizans ikonografisinin simge ve metaforlarını tutku ve yetkinlikle araştırdığı bu kitapta, daha önce yöreye hiç gelmemiş ziyaretçilere, Hristiyan mimarisini ve görsel sanatını anlamak için gereken anahtarları veriyor.”  Paul DUMONT “A propos de quelques guides de voyage publiés en Turquie”, Déparlement d’Etudes Turques, 2004

         Sonunda bitti! Yazmak için sabırsızlanıyordum resmen! Bu kitabı iyi ki okumuşum. Çok güzel bir kitaptı bence.
         Bildiğiniz ya da bilmediğiniz üzre ben Seyahat İşletmeciliği ve Turizm Rehberliği okuyorum. İşte o turist rehberliği kısmında çok güzel şeyler öğreniyorum. Bizans Sanatı dersini alırken hocamız okumamız için bir sürü kitap ismi vermişti. Bu kitap da onlardan biriydi. Ama o zaman okunacak çok kitabım olduğundan anca okuyabildim ben. Hocamız “İstanbul ya da Kapadokya taraflarında çalışmayı düşünenler bu kitabı okumalı bence.” dediğinde gözlerim parlamıştır eminim. Çünkü akşamına siparişini verdim hemen.
         Kapadokya benim çok sevdiğim, hep gitmek istediğim hatta çalışmak istediğim bir bölge. O yüzden ikinci yabancı dil olarak Japonca seçtim okulda zaten. :P (Tabii tek neden bu değil. :) ) Japonlar o bölgeye daha çok gelir bu arada.
         Neyse artık kitaba gelelim. Kitap 4 bölümden oluşuyor. Birinci bölüm Tarih ve Mimarlık başlığı altında toplanmış ve Kapadokya’nın konumu ve tarihinden başlayıp mimari özelliklerini anlatarak devam ediyor. Aynı zamanda bölgede hüküm süren Ortodoks Hristiyanlık ve Müslümanlık hakkında da bilgi verip kitaplarından ve ortak özelliklerinden de bahsediyor.
         İkinci bölüm ise Kapadokya Ortodoks Dinsel Bezeme Sanatı başlığı altında toplanmış. Kapadokya'daki resimlerin özellikleri, konuları ve dinler arası etkileşimin nasıl izler bıraktığından bahsediyor.
         Üçüncü bölüm ise Kapadokya’daki Roma ve Hristiyan Yapıları başlığını almış. Kapadokya’da bulunan hemen hemen her kilise tek tek işlenmiş bu bölümde. Özellikle bu bölüm çok hoşuma gitti. Çünkü orada bulunan kiliselerin tüm özellikleri ayırt edici özellikleriyle birlikte verilmiş. İşte tam da bu yüzden bir rehber niteliğinde bu kitap.
         Son bölümde ise Selçuklu Yapıları işlenmiş. Kitapta en zorlandığım kısım burasıydı. Terimleri bilsem de henüz Selçuklu Sanatı dersi almadım. Mimaride her yapının, her ayrıntının ayrı bir anlamı olduğu için hepsinin ne işe yaradığını bilmiyorum. Gerçi çoğunu açıklamış yazar kitapta da, benim dersi aldıktan sonra yeniden bu bölümün üzerinden bir geçmem lazım.
         Velhasıl kelam, ben bu kitabı pek sevdim. Okuyun efenim. :)


2 Ağustos 2013 Cuma

Bütün Güzel Çocuklar Şüpheli

         


         Bütün Güzel Çocuklar Şüpheli
         Umay Umay
         Liman Yayıncılık

Bu ara Umay Umay’ın kitaplarına takmış durumdayım kafayı.  Dün de Rüya Duvarları’nı okumuştum. Umay Umay’ın kitapları genelde özel ebatta olduğu için –yani normal kitap boyutundan daha küçükler- ve yazı sayfanın sonunda başlayıp bir paragrafçık olduğu için hemencecik bitiveriyor. Bugünkü de öyle oldu.
         Bu kitapta Atilla’dan bahsediyor Umay Umay. Kardeşi ya da kardeşi dediği biri.
         Bir de alıntı yapayım:
         “Şiddet bu ülkede inanıldığı gibi sorunları hemencecik halleden sihirli bir değnek değil. Silahlar ve bombalar masallardaki adaletli kralı ya da aşktan ölümlü kraliçeyi yaratmıyor. Şiddet ceza vermiyor. Şiddet öldürüyor. Toplumun “ölüseviciliğini” destekleyen, körükleyen bir süreç yaşıyoruz. Bir kez daha şairlerin kalemi kırılmıştır. Bir kez daha cezaevlerinin insanların diri diri yakıldığı, gömüldüğü ya da yaşayan ölü haline getirildiği yerler olduğu ispatlanmıştır. Bir kez daha birbirimize sarılamayacağımız mesafeler, duvarlar örülmüştür.”

            Rüya Duvarları'nı okumak için tık tık. 
            Cevapsız Ağrı'yı okumak için tık tık.

1 Ağustos 2013 Perşembe

Rüya Duvarları


Rüya Duvarları
Umay Umay
Liman Yayıncılık

Umay Umay’ın şarkılarını da yazılarını da çok severim. Daha önce de Cevapsız Ağrı adlı kitabını okumuştum. Yazısını okumak isterseniz burada.
Bu kitabı da çok sevdim –yine-. İçinde Mardin geçmesi beni ayrı mutlu etti tabii. Çünkü ben Mardin’e gitmeyi çok istiyorum.
Okuyun lütfen.