19 Haziran 2015 Cuma

30 Yaşındaysanız Hayat Gerçekten Zor

         


         30 Yaşındaysanız Hayat Gerçekten Zor
         Burçin Çelik
         Postiga Yayınları

         Yirminin coşkusu, yirmi ikinin neşesi, yirmi yedinin sempatisi… Ama otuz! Otuz yani… Hani otuzdan sonrasıydı çabucak geçen, ben yirmilerin nasıl geçtiğini anlayamadım ki daha! Tüm hemcinslerim yaşıyor mu bu buhranı, yoksa yalnız ben miyim dehşete kapılan? Daha otuz yaşımın güzelliğine adapte olamadan hayatın benim için sürprizler hazırladığından haberim yoktu tabi…
         Ah, seslerinizi duyar gibiyim; ne mi oldu? Çok sevgili odun kocam olaylara dahil oldu desem bir şeyler çağrışır mı acaba? Peki ya, yardımcı kadın oyuncu rolünü çakma bir sarışına vermiş desem, şimdi yandı mı ampuller! Durun durun, paniğe mahal yok! Hikayesi tam da aldatıldığı noktada başlayan bir kadın düşünün. Hovardalığın sınırlarında ısrarla gezinen kocasını bir çırpıda boşayan, hamur açarak kendine antidepresan tedavisi uygulayan; otuzunda bıraktığı okuluna dönecek kadar gözü kara; az biraz çatlak; iç sesinin çenesi düşük mü düşük bir Havva kızı…
         Düşündünüz mü? Kim mi o? Bendeniz Nazlı! Tam bu noktada hayallerinizin vücut bulmuş hali olan bir hoca düşünün. O ki; okulda hoca, kızına baba, banaysa kocaman bir çikolatalı pasta! Ya da yok yok, onu düşünmeyin! O kısım bana kalsın. Laf aramızda ben kıskanç bir kadınım! Siz bunun yerine büyümüş de küçülüvermiş, lafı cebinde, elleri belinde, mini minnacık bir Peri kızı ekleyiverin bu hikayeye. Tadımızdan yenmez olduk değil mi! Bence de! Gerisi… Gerisi sayfalarda! Hadi kulak kabartın da bir parça dertleşiverelim!
            (Arka kapaktan)

         Wattpad’de de aynı anda bir sürü kitap okuyorum. Tabii ki huylu huyundan vazgeçmez. Bu kitap da ilk üye olduğum zamanlarda okuduklarımdan ve hatta ilk kitap olanlardan. Ama ben basıldıktan sonra yazmak için bekliyordum. Sonra da benim yoğunluklarım girince araya bu zamana kadar sarktı.
         Arka kapak yazısında olayı özetlediği için bahsetmeyeceğim ama şunu söyleyebilirim ki sürekli kahkaha ata ata en çok eğlenerek okuduğum kitaplardan biriydi. Gülmediğim bölüm yoktu neredeyse!

         Alın, okuyun derim ben. 

Yalnızlık Cesaret İster

         

         Yalnızlık Cesaret İster (Bir Issız Ada Hikayesi)
         Merve Deniz
         İndigo Kitap
        
         Birbirlerine yasladıkları tek şey bedenleri değildi; tüm umutları, umutsuzlukları o gece koyun koyunaydı.
            Issız bir adaya düşseniz yanınıza alacağınız üç şey ne olurdu?
            Başarılı, genç v güzel bir kadın olan Rüya, ta ki aşık olduğu adamla aynı adaya düşene kadar bu sorunun yanıtını hiç düşünmemiştir. Gönlünü, çalışanların “Otoriter Despot” ismini verdiği yönetici Arel Bozan’a kaptıran Rüya, Arel’in kendini fark etmesi için sonsuz bir çaba içindedir, ama ne yaparsa yapsın bir türlü Arel’in dikkatini çekmeyi başaramaz. Çıkacakları Hindistan gezisiyse Rüya’nın son şansıdır: Ya devam edecek ya da vazgeçecektir. Fakat hiçbir şey planladığı gibi gitmez ve kendisini aşık olduğu adamla birlikte ıssız bir adada bulur. Acaba hayatta kalmak için büyük bir mücadele verdikleri bu ıssız adada Rüya, Arel’in duvarlarını yıkabilecek midir?
            (Arka kapaktan)
        
         Bu kitabı Wattpad’den okudum. Sonra da kitabı çıktı. Kitabını almadım henüz.
         Kitaba ilk başlarken “Ya Dünya’ da ıssız, insansız bir yer kalmış mıdır ki?!” diye düşünmüştüm. Sonra öyle çerezlik bir kitap olur diye okumaya devam ettim. Ama bence o kadar da basite indirilebilecek bir kitap değilmiş.
         Bir kere bu ıssız ada olayları falan iyi araştırılmış kitap tarafından. Sonra sadece iki insanını ıssız bir adaya düşme olayı da değil olay. Arka planda bir de Rus Mafyası olayı var ki bu da gayet iyi kurgulanmıştı bence. İlgiyle ve merakla okuduğum bir kitap oldu bu açıdan.
         Rüya ve Arel’in arasındakiler… Yani karşılıksız aşk zor.
         Arel’in o sert görüntüsünün altındaki kırılgan adamdan da hoşlandım. Aslında çok güçlü olduğunu düşündüğümüz insanların da korkuları olduğunu ve onların da insan olduğunu çok güzel işlemiş Merve Deniz.

         Ben sevdim. Denk gelirseniz okuyun derim. (Hala Wattpad’de bölümler duruyor mu bilmiyorum.)

18 Haziran 2015 Perşembe

Einstein’la Dans

        



         Einstein’la Dans
         Kate Wenner
         Kuraldışı Yayıncılık

         Çocukluğu boyunca nükleer savaşla ilgili kâbuslar gören Marea, kronik depresyonun pençesinde, rüzgâra kapılmış savrulan bir yaprak gibi, yedi yıl tek başına dünyayı dolaşmıştır. 1975 yılında, otuzuncu yaş gününden kısa süre önce New York’a geri dönen Marea’nın tek isteği, sonunda bir yere demir atabilmek ve hayatını anlamlı kılmaktır.
            Marea’nın babası Jonas Hoffman, Nazi Almanya’sından sağ kurtulmuş bir nükleer fizikçidir. Manhattan Projesi’nde çalışmıştır. Hidrojen bombası konusunda, aile dostları Albert Einstein’la Jonas Hoffman arasında şiddetli tartışmalar Marea’da derin izler bırakmıştır. New York’a dönüşünün ardından Marea aynı anda dört terapiste birden gitmeye başlar.
            Babasının günlüğünü bulması, bu saplantılı, çarpıcı ve sıra dışı genç kadının kendi kişisel mirasıyla yüzleşmesini sağlayacaktır.
         Bu yüzleşme aracılığıyla, Kate Wenner, atom bombasının korkunç sonuçlarını ve karşılıklı konuşma tedavisinin can damarı olan hikâyelerin gücünü büyük bir ustalıkla gözler önüne serer.
            (Arka kapak)
         Çoook uzun zamandır hiçbir şey okuyamıyordum. Yok sınavlar yok mezuniyet yok taşınma falan derken iflahım kurudu valla. Bu arada hiç okuyamadım desem yeridir. Gerçi Wattpad’den okuduklarımı saymıyorum basılı olmadıkları için.
         En sonunda Einstein’la Dans’ı bitirdim. Bu kitaba da sene başında başlamıştım neredeyse. Bir yerden sonra da tıkanıp yarım bırakmıştım. Sonra yeniden başladım.
         Marea’nın dört terapist ile birden görüşüp de hepsinin de ayrı ayrı şeyler söylemesi çok ilginçti bence.
         Einstein’ı ok sevdiğim hatta resmen hayran olduğum için ilgimi çekmişti bu kitap zaten. Ondan ve gündelik yaşamından izler bulmak ve okumak çok güzel bir duyguydu.
         Marea’nın sürekli gitme tutkusunda kendimden izler buldum. Çalıştığı fırında geçen sahneler de çok güzeldi.

         Genel itibariyle sevdiğim bir kitap oldu. Okumanızı tavsiye ederim.