30 Aralık 2017 Cumartesi

Bizans

         


         Bizans
         Ferenc Herezeg
         Sadrettin Karatay
         Cumhuriyet Dünya Klasikleri

         Yılın son kitabını da bitirdim. Daha yıl bitmedi, hatta okuduğum kitaplar da var ama bitmez herhalde. Bu ara biraz gözlerim ağrıyor. Sanırım bilgisayar başında çok kaldığımdan. O yüzden biraz az okuyorum bu ara.
         2017 okuma hedefimi 75 kitap olarak belirlemiştim ve bu kitap ile birlikte hedefimi tamamlamış bulunuyorum. Geçen yıllarda okuduğum kitaplara göre iyi bir sayı ama lisedeyken okuduklarımın yarısı bile değil neredeyse. Neyse o zamanki şartlarımla şu anki şartlarım farklı deyip kendimi avutayım. Bir de sayılar çok önemli değil elbette ki ama insana motivasyon sağlıyor bence. Yoksa 50 kitap okuyup da çok verimli bir okuma yapmış da olabilir insan. Ki önceki yıllarda mesleki kitaplarımdan okuyordum daha çok. Kendimi de çok yermeyeyim şimdi. :P
Yılın değerlendirmesini diğer blogumda yapacağım için burada çok dallandırıp budaklandırmak istemiyorum aslında. Bu blogta sadece yorum paylaşmayı seviyorum.
         Neyse, gelelim kitabıma. Bizans, 29 Mayıs 1453 gününü anlatan bir tiyatro metni. Evet, yine oyun. İzmir’e taşındığımdan beri hiç tiyatroya gidemeyişimin acısını böyle çıkartmaya çalışıyorum, napayım. :/ Kostantin’in ve şehrin düşüşünü, Kostantin’in o çok güvendiği halkının aslında o kadar da güvenilir olmayışını görüyorsunuz kitapta. Fatih Sultan Mehmet’den Pagan ve dinsiz diye bahsediliyor, o biraz ilginç geldi. Sonuçta Müslümanlar der ya Müslüman olmayanlara dinsiz diye, onlar da Hıristiyan olmayanlara öyle diyor.
         Bizans Sanatı dersinde Ayasofya’yı işlerken hocamız o fetih günü Hıristiyanların nasıl Ayasofya’ya doluşup Meryem ve İsa’ya yakarıp onları kurtaracak bir mucize göndermeleri için dua ettiklerini anlatmıştı. Tarih derslerinde bize hep fethettik, kuşattık, zafer kazandık diye anlatılır ya aslında onlar açısından düşününce ne kadar da kötü bir şey. Adamların yurdunu istila edip elinden alıyorsunuz.
         Kitabı okurken hep keşke şu an İstanbul’da olsaydım diye düşündüm. Ayasofya’da mesela. İnsan o sesleri duyacak gibi oluyor. Değişik.

         2018’de de tiyatro metinleri okumaya devam etmek istiyorum. 

29 Aralık 2017 Cuma

Yahudiler

         


         Yahudiler
         Bir Perdelik Güldürü
         Lessing
         Çeviren: Yüksel Pazarkaya
         Cumhuriyet Dünya Klasikleri
        
         Yine bir tiyatro metni okudum. Ne yapayım, seviyorum. Bir de bu Cumhuriyet Dünya Klasikleri serisini bitirmek istiyorum. Gerçi serinin büyük bir çoğunluğu Balıkesir’de ailemin evinde. Daha onları bir ara İzmir’e getireceğim. Serinin tüm kitapları yok bu arada elimde. 5-6 tanesi eksik diye biliyorum ama yine de hepsini bir araya getirip bakmam lazım. Sonra eksiklerini tamamlamak istiyorum. Bu arada bu kitapları bir komşumuz vermişti bana. Liseye gidiyordum sanırım. Bir gün bir çuval kitapla geldi eve, evet bir çuval. Bu Dünya klasikleri serisiyle yine Cumhuriyet gazetesinin verdiği TBBM’nin kuruluşu ve sonrasındaki dönemi anlatan o kitap dizisi var. O seri tamdı diye hatırlıyorum ama yine de onlar getirilecek. Bir kısmı hala Balıkesir’de onların da.
         Gelelim kitaba. Kitap zamanında biraz yanlış anlaşılmış Yahudileri kötülüyor diye ama tam olarak önyargıyı anlatıyor bence. Hıristiyanların Yahudilere karşı edindikleri önyargıyı. Kısacık bir kitaptı, severek okudum. 

28 Aralık 2017 Perşembe

Hayvanlardan Tanrılara Sapiens

         


         Hayvanlardan Tanrılara Sapiens
         İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi
         Yuval Noah Harari
         Çeviren: Ertuğrul Genç
         Kolektif Kitap
        
         Homo sapiens neden ekolojik bir seri katile dönüştü?
            Para neden herkesin güvendiği tek şey?
            Kadınlar üstün sosyal becerilere sahipken, neden çoğu toplum erkek egemen?
            Güç elde etmekte böylesine yetenekli olan insanlar neden bu gücü mutluluğa dönüştürmekte başarısızlar?
            Geleceğin dini bilim mi?
            İnsanların miadı çoktan doldu mu?
            100 bin yıl önce Yeryüzü’nde en az altı farklı insan türü vardı. Günümüzdeyse sadece Homo Sapiens var. Diğerlerinin başına ne geldi ve bize ne olacak?
            Çoğu çalışma insanlığın serüvenini ya tarihi ya da biyolojik bir yaklaşımla ele alır, ancak Harari 70 bin önce gerçekleşen Bilişsel Devrim’le başlattığı bu kitabında gelenekleri yerle bir ediyor. İnsanların küresel ekosistemde oynadıkları rolden imparatorlukların yükselişine ve modern dünyaya kadar pek çok konuyu irdeleyen Sapiens, tarihle bilimi bir araya getirerek kabul görmüş anlatıları yeniden ele alıyor.
            Harari ayrıca geleceğe de bakmaya zorluyor okuru. Yakın zamanda insanlar, dört milyar yıldır yaşama hükmeden doğal seçilim yasalarını esnetmeye başladılar. Artık sadece dünyayı değil, kendimizi ve diğer canlıları tasarlama becerisi de kazandık. Peki bu bizi nereye götürüyor, bizi neye dönüştürebilir?
            30’dan fazla dile çevrilmiş bu kışkırtıcı çalışma özellikle Jared Diamond, James Gleick, Matt Ridley ve Robert Wright’ın eserlerine aşina okurlar için muhteşem bir kaynak.
            “Sapiens, tarihin ve modern dünyanın en büyük sorularını gayet yalın bir dille ele alıyor. Çok seveceksiniz!” – Jared Diamond -  Tüfek, Mikrop ve Çelik’in yazarı
            “Harari’nin eseri kabul görmüş doktrinlerin karşısında duran fikirler ve şaşırtıcı gerçeklerle bezeli.” – John Gray  - Financial Times
            (Arka kapaktan)

         Sonunda bitirebildim kitabı! Kitabı okumaya 16 Haziran 2016’da başlamışım. Ama öncesinde telefonumdan okuyordum. Telefondan genelde yolda bir yere giderken kitabım bittiyse falan okuyorum. O yüzden oldukça yavaş ilerliyordu. Ama sonrasında Ali kitabı satın aldı ve kısa bir sürede okuyup bitirdi. Üstüne Homo Deus’u da bitirdi. Ama ben daha kitabı yeni bitirebildim. Oluyor bana bazen böyle. Yıllar önce başlayıp yarım bırakıyorum. Sonra bir oturuşta bitiriyorum.
         Sapiens üzerinde çalışılmış bir inceleme kitabı ve içi bilgi dolu. Her ne kadar anlaşılır bir dille yazılmış olsa da yoğun bilgi yüklemesi oluyor insana. Bir de benim sıkılganlığım var tabii. O yüzden uzadı da uzadı bitmesi. Ama yıl bitmeden bitirdiğim için memnunum.
         Diğer kitabını artık ne zaman okurum Allah bilir!

         Konusu insan türünün tarihi. Taa en baştan günümüze kadar. Aslında kitabın son kısmı da benim çok hoşuma gitti. Çünkü birazcık günümüzden de ileriye gitmiş yazar. 

27 Aralık 2017 Çarşamba

Kimi Kısa Öyküler

         


         Kimi Kısa Öyküler
         Seve
         Tuna Gazetecilik ve Matbaacılık

         Şiir anlatılmaz okunur. Oysa bu kitapta okuduklarımı çevreme anlatmaya başladım bile. Demek ki bunlar gerçekten öyküymüş. Kafanızdaki bazı kavramları yeniden sorgulamanızı gerektirebilecek oldukça ironik, çeşit çeşit öyküler. – Tülay KUZHAN
            Eline, diline, yüreğine sağlık Seve. – Meliha ÖZKESİCİ
            (Arka kapaktan)

         Kitabın isminde her ne kadar öykü dese de şiir şeklinde yazılmış her biri. Kitapta farklı anlatıların ağzından hikâyeler var. Kitap Söke’de basılmış ve kitaptaki öykülerin de birçoğu genelde Ege’de geçiyor. Birçoğunun gerçek olduğunu düşünüyorum ben açıkçası.
         Bu arada kitap bana derneğin bir toplantısında (ÇYDD) verilmişti ve sanırım ücretsiz olarak dağıtıldı normalde de. Kitabın künyesinde de sadece basım yeri olan matbaanın ismi var ve herhangi bir dağıtımcı yok. Satışa sürülmemiştir diye düşünüyorum. Söke’de edebiyat dergisi de çıkaran bir bey vardı. Yanlış hatırlamıyorsam bu kitabı da o derlemişti. İsmini hatırlayamıyorum ne yazık ki.

         

26 Aralık 2017 Salı

Altın Çiftlik

         


         Altın Çiftlik
         Johanna Spyri
         Hazırlayan: Prof. Dr. Mehmet Kanar
         Osmanlı Türkçesi Öğrenim Seti
         Çözümlü Metinler – 1
         Say Yayınları
        
         Alfabe bilgisine sahip olan kişiler için hazırlanan bu çalışma ile okuma becerinizi artıracak, başlangıç seviyesinden ileri seviyeye kadar olan farklı metinlerle aşamalı olarak hem kelime hem de yazılış biçimleri konusundaki bilgilerinizi pekiştireceksiniz.
            Osmanlı Türkçesi Öğrenim Seti başlığı altında sunulan bu çözümlü metinler ile,
-      Seviyenize göre kitap seçebilecek,
-      Farsça ve Arapça kelime dağarcığınızı genişletecek,
-      Metnin Arap harfli kısmı ile Latin harfli kısmını aynı sayfada görerek kelimelerin yazılış biçimleri ile telaffuzunu tek seferde karşılaştırabileceksiniz.
(Arka kapaktan)

Bu kitabı okumaya 20 Ocak 2017 başlamışım ve tam olarak 21 Aralık 2017’de bitirdim. Sebebi ise her zaman yaptığım gibi başlayıp bir kenara atmak. Ama kitabı, kitapçıda ilk bulduğumda çok heyecanlandığımı biliyorum çünkü hem basit seviyedeydi hem de hemen an sayfada Türkçesi yazıyordu. Elimde Osmanlıca roman ve şiir kitapları var ama onların içinde Farsça ve Arapça kelimeler de olduğundan sözlüksüz okuyamıyorum. Malum o dilleri bilmiyorum daha. İnşallah bir gün öğreneceğim. Bu kitabı o yüzden beğendim.
Öte yandan Altın Çiftlik’i daha önce okumamıştım. Üstelik Johanna Spyri, Heidi’nin yazarıymış. Ben kitaplarını da çizgi filmini de çok severim Heidi’nin. Defalarca kez okuyup izlemişliğim vardır.
         Bu kitapta da Zeynep’in hikâyesini okuyorsunuz. Güzel mesajları olan bir kitaptı.


         

25 Aralık 2017 Pazartesi

Kabil

         


         Kabil 
         Jose Saramago
         Çeviren: Işık Ergüden
         1998 Nobel Edebiyat Ödülü
         Kırmızı Kedi Yayınları

         Jose Saramago ölümünden önce yazdığı ve yayımlandığı ülkelerde büyük tartışmalara yol açan son romanında insanlığın kutsal kitaplardaki başlangıcına geri dönüyor.
            Adem ile Havva’nın oğlu, kardeş katili, “sürgün ve gezgin” Kabil’le çıkılan bu yolculuk, Eski Ahit’in loş ve tekinsiz diyarlarında, zaman ve mekan kavramlarını altüst ederek, süreğen bir şimdiki zaman içinde, edebiyatla felsefenin kesiştiği dar alanlarda dolaştırıyor okuru.
            Suç, ceza, adalet, nefret, ihtiras gibi insana özgü kavramlar ile savaşlar, katliamlar, cinayetler, boyun eğmeler ve isyanlar gibi insana özgü eylemler arasında gidip gelirken, İbrahim’den Nuh’a, Adem ile Havva’dan Eyüp’e, Lilith’a kadar bütün kadim şahsiyetler de beklenmedik anlarda ve yerlerde karşımıza çıkıp insanlık panoramasını tamamlıyorlar.
            Gerçeğin ironik, yalın ve dolaysız dilini kullanan Saramago bu son romanıyla bize tüm zamanların sorusunu miras bırakmış oluyor: İnsan türü evrendeki yerini ve varlığını hak etmiş midir?
            (Arka kapaktan)

         2011 yılından beri kitaplıkta okunmayı bekliyor şu kitap. Ama son zamanlarda Youtube ve Instagram yüzünden o kadar popüler oldu ki elim bir türlü gitmedi okumaya. Yıllık okuma hedefimi tamamlamaya az kaldı o yüzden biraz hile yapıp çok kalın kitaplara başlamaktan uzak duruyorum bu ara. :P Ne yazık ki çok fazla ince kitap da kalmadı kitaplıkta ki okunacak az kitabım kaldı bile diyebilirim. Gururla söylüyorum. O yüzden artık bu kitabı okumam gerektiğini düşündüm.
         Kabil’in hikâyesini okuyorsunuz ama biraz değişik. Kardeşini öldürünce Tanrı tarafından lanetlenip sürgüne gönderilince diyar diyar dolaşmaya başlıyor ve siz de onunla birlikte farklı farklı zamanların içinde yer alıyorsunuz.
         Bence kitapta Tanrı ve din ile ilgili çok çarpıcı düşünceler var. Zaten kitap ilk çıktığı yıl çok tepki almış ve sanırım bir ara da yasaklanmış.
         Bu kitap sayesinde yazarın kitaplarına olan önyargım biraz törpülendi ama hala sosyal medyada fazla ünlü olduğu için birazcık itici gelmeye devam ediyor.


24 Aralık 2017 Pazar

Kocan Kadar Konuş – Diriliş

         


         Kocan Kadar Konuş – Diriliş
         Şebnem Burcuoğlu
         Dex Yayınları

         “Dişi olan karadul örümceği, erkeğiyle çiftleştikten sonra onu bir güzel yermiş. Yediği erkek sayısı günde yirmiyi bulabilirmiş. Denilen odur ki erkek, sadece yavruları olsun diye kendini kurban edermiş. Bir günde yirmi erkek! Ben bir tanesini bulmaya çalışırken maymun oldum, Allah’ın örümceği günde yirmi erkeği bulduğu gibi bir de mideye indiriyor!”
            Çok sevgili Türk kızı, bir önceki kitapta mevcudiyetimizin ve istikbalimizin yegâne temelinin bir koca bulmak olmadığını anlatmaya çalışmıştım hatırlarsan. O kitapta bana verilen tavsiyeleri hiç uyguladın mı bilmiyorum ama sonunda başıma neler geldiğini gördüm. Şunu hiç unutma: sen belli bir yaşa gelene kadar kimileri evlen diye baskı yaparken kimileri de evlenmeni engellemek için elinden geleni ardına koymayacak! Nikâh masasına oturana kadar atlatman gereken çok badire, dâhili ve harici çok bedhahların olacak.
            Tüm bunlara rağmen akıl sağlığını koruyabildiysen seni gönülden tebrik ediyorum; yüce bir insan, eşsiz bir varlıksın sen Türk kızı!
            (Arka kapaktan)

         Kitabın birincini de okumuş çok eğlenmiştim. Hatta filmini de izlemiştim. Kitaptaki kadar eğlenmesem de güzeldi o da. Ne zamandır ikincisini de okumak aklımdaydı. İlkini de e-kitap olarak okuduğumdan ikincisini de öyle okudum. Ama bunun filmini izlemedim. Belki bir gün izlerim, emin değilim.
         İlk kitap kadar eğlenmedim ama yine de oldukça komik bir kitaptı bana göre. Türk aile yapısı ve kızların üzerindeki baskılar komik bir dille anlatılmış.
         Gülmeye ihtiyacım vardı. Severek okudum.


20 Aralık 2017 Çarşamba

Gözleri İntihar Mavi

         

         Gözleri İntihar Mavi
         Yusuf Hayaloğlu
         Anka Yayınları
        
         Dağların dorukları dumanlı olur
            Geriye dönmez savaşçılar…
           
            Fırtınayla sınanmıştır ömürleri
            Karla yıkanmıştır yüzleri…
            Bu yüzden asla vedalaşmaz
            Ve kılıçlarında taşırlar şiiri!

            Bu yüzden sevdaları mahzundur
            Yürekleri kallavi!
            Alınları ihanet vurgunudur,
            Gözleri intihar mavi…
            (Arka kapaktan)

         Çocukken kitap alacak param olmadığından elimdeki kitapları defalarca kez okurdum. Birçoğunu da hala sayfası sayfasına hatırlarım o yüzden.
         Derste verilen ödev dışındaki ilk kitabımı da lisedeyken aldım zaten. Sonrasında hep kitaba verdim ya paramı, orası ayrı tabii. O zamandan beri çok az kitabı ikinci kez okumuşumdur.
         Gözleri İntihar Mavi’yi de 19 yaşımda okumuştum ilk. Kendisini tanıyordum ama hiç kitabını okumamıştım. 2009 yılıydı işte o yıl, vefat edince birden kitapları gündeme geldi. Ben de o zaman gidip en çok konuşulanı aldım. O zaman okuduğumda bazı şiirleri çok vurucu gelmişti.

         27 yaşındayım. Bir gece yeniden okumak istedim bu kitabı. Yine çok vurucuydu. O zamanki bazı duygularımı da hatırladım üstelik. Zaman hızlı akıyor olsa da bazı yazınlar aynı etkisini sürdürmeye devam ediyor demek. 

19 Aralık 2017 Salı

Bir Çuval İncir

         
       
         Bir Çuval İncir
         Politik Güldürü
         Bernard Shaw
         Çeviren: Bekir Karaoğlu
         Cumhuriyet Dünya Klasikleri Dizisi

         Bu bir tiyatro metni. Zaten Bernard Shaw’ın bir sürü oyunu var. Bu oyun da Politik Güldürü alt başlığıyla oynanıyor. Türkiye’de de birçok oynanmış. İnternette biraz araştırınca çeşitli tiyatro gruplarının afişlerini gördüm.
         Hikaye sarayda geçiyor. İki perde ve bir de arada bir ara perdeden oluşuyor. Bakanların kralı etkisiz hale getirmek için ona ültimatom vermesi üzerine ilk bölüm.
         Ara perdede kralın metresiyle olan konuşmalarını görüyorsunuz. Kadın ne biçim bir kadın yahu!
         İkinci perde de ise kralın bakanlara cevabı var. Bu kısım oldukça zekice yazılmış bana göre. Etkilendim.
         Tiyatro oyunlarını izlemeyi sevdiğim kadar okumayı da seviyorum. Her ne kadar İzmir’e taşındığımdan beri hiç tiyatroya gidememiş olsam da bu ataleti yeneceğim artık.
         Bir de alıntı bırakayım:
         “Her yıldızın kendi yörüngesi, onunla en yakın komşusu arasında güçlü bir çekim gücü vardır; ama sonsuz uzaklıktadırlar. Çekim gücü ikisinin kaldıramayacağından daha güçlü olduğunda, birbiriyle çarpışıp yok olurlar. Bizim de kendi yörüngelerimiz var; yıkım olabilecek bir çarpışmayı önlemek için aramızdaki uzaklığı korumalıyız. Uzaklığı korumak uygarca yaşamamızın gizidir; uygar olmadan toplumsal yaşam dayanılmaz ve olanaksız olur.” Sayfa: 89
        
        
         

         

18 Aralık 2017 Pazartesi

Kutsal İnek

         

         Kutsal İnek
         David Duchovny
         Çeviren: Algan Sezgintüredi
         April Yayıncılık

         Hindistan’dan Türkiye’ye, İsrail’den Filistin’e kıtalararası bir macera!
            X-Files ve Californication’un yıldızı David Duchovny’den katıla katıla okunacak lezzetli bir hiciv, iyimser bir sistem eleştirisi, bir doğal hayat manifestosu.
            Siz, ben, biz, yabandaki hayvanlar, dizinizin dibindeki hayvanlar, tabağınızdaki hayvanlar, yanınızda duran kişi…
            Hepimiz biriz.
            Hepimiz kutsalız.
            Bütün inek anneleri gibi aniden ortadan kaybolan annesinin özlemiyle yanıp tutuşurken, insan ırkının himayesindeki ineklerin başına gelenleri öğrenen Elsie, bir gece çiftlikten kaçar. Hindistan Operasyon dediği kaçış projesinin hedefi makûs talihine dur demek, feleğin tekerine çomak sokmaktır. Bu özgürlükçü macerada onunla aynı emelleri taşıyan bir domuz ve bir hindi yoldaşlık eder.
            Güçlerini birleştiren hayvanlar ezber bozarak insanlığa nanik yapıyor!
            “Hayvan Çiftliği’nden bu yana yazılmış en ilgi çekici hikâyelerden.” Time Out
            “David Duchovny’nin cezp edici, cesur ve hazırcevap icadı Elsie Bovary, hiçbir okurun karşı koyamayacağı bir edebiyat festivalini garanti ediyor.” Rafael Yglesias
            (Arka kapaktan)

         Bu kitap hakkında biraz yüksek beklentim vardı açıkçası çünkü Ali çok sevmiş ve komik bir kitap demişti. Ama ben okurken o kadar da komik bulmadım ama tabii bu güzel bir hiciv kitabı olduğu gerçeğini yadsıyamaz. Zaman zaman da iyi yerlere dokunuyor ve güzel sosyal mesajlar veriyordu.

         Öte yandan bana daha çok çocuk kitabı gibi geldi ki normalde çocuk kitapları da okurum, biliyorsunuz. Ama işte bu kitap biraz yavan kalmıştı sanki. Çocuk kitabı olarak bile basit geldi bana. 

16 Aralık 2017 Cumartesi

Hobbit

         


         Hobbit
         J. R. R. Tolkien
         Çeviren: Gamze Sarı
         İthaki Yayınları
        
         Fantastik filmlerden ve kitaplardan pek hoşlanmam. Hatta Yüzüklerin Efendisi serisinin filmlerini bile Ali izletmişti bana. Sonrasında Hobbit’in filmi çıkınca da onu da sinema da izlemiştik. Hala fantastik tür çok ilgimi çekmese de bu hikayeyi sevdim ve kitabını okumaya karar verdim.
         Bir arkadaşımızın kitabı -Hobbit- bizdeydi. Ali çoktan okuyup bitirdi ama benim için doğru zamanın gelmesi biraz uzun sürdü. Ama neyse ki Aralık başında okuyup bitirdim.

         Hikayenin büyük bir kısmı film ile paralel gidiyor olsa da ara ara kitapta bazı farklılıklar var. Ben kitabı olan bir filmi izlemekten ya da filmin kitabını okumaktan zevk alan kısımdan olduğum için severek okudum kitabı. Çünkü o farklılıkları görmek güzel bence.