Yeraltı Demiryolu
Colson Whitehead
Çeviren: Begüm Kovulmaz
Siren Yayınları
2017 Pulitzer Ödülü
2017 Arthur C. Clarke Ödülü
2016 Amerikan Ulusal Kitap Ödülü
Amerikan
edebiyatının en yeni yıldızı Colson Whitehead’den, yayımlanır yayımlanmaz
çağdaş klasikler arasında anılan cesur ve sarsıcı bir roman: Yeraltı Demiryolu.
Whitehead, Amerika’nın adeta bağırsaklarını deştiği bu romanında “rüya”
ülkesinin geçmişine uzanıyor ve okurunu uzun zaman terk etmeyecek ilham verici
bir mücadele öyküsü anlatıyor. Dünyada bir başına kalmış bir kadının, Cora’nın
dünyaya kafa tutma öyküsü bu; öldürmeyip güçlendiren darbelerin, birer nişan
gibi taşınan yara izlerinin ve zamanı gelince ya ödenen ya da ödetilen
bedellerin öyküsü. Öyle bir öykü ki çağın karanlığında pırıl pırıl parlıyor ve
dört bir yanı saran kötülüğün bataklığında kaybolan ruhlara kuzey yıldızı
misali yön gösteriyor.
Eleştirmenlerden tam not alan, çoksatarlar listesinde
aylar boyunca bir numarada kalan ve ödüllere doymayan Yeraltı Demiryolu,
Sefiller’den Sevilen’e uzanan bir yelpazede yer alan engin çağrışımlarıyla son
yılların en önemli ve en çok ses getiren kitaplarından biri.
(Arka kapaktan…)
Bu kitabı #kitapagacisabitfikirkulubu
ile birlikte okuduk. Ben ilk defa böyle bir okuma etkinliğine katıldım çünkü
normalde asla planlı okumalar yapamam. Ama bu yıl niyetliyim. İnşallah başarırım.
Hatta tüm ayların kitaplarını aldım. Evet, her ay belirlenen bir kitap
okunacak. Kitabı ay başında okudum ama herhangi bir sosyal medya uygulamasında
yorumunu yapmak yasal olduğu için önceden yazısını hazırlayıp ay sonuna
programladım. :P
Çok
ilginç ve etkileyici bir kitaptı benim için. Köle olarak doğmuş zenci kız Cora’nın
özgürlük için verdiği mücadeleyi anlatıyor kitap. Cora çok cesur bir kız. Zencilere
yapılanlar her zaman iç acıtıcı olmuştur zaten, tıpkı Kızılderililere
yapılanlar gibi. Kitapla birlikte insanın ne kadar da zalim olduğunu bir kez
daha anımsıyorsunuz ve kendinizden utanmaya başlıyorsunuz. Yani sırf rengi
beyaz değil diye siyahları aşağılayıp, öldürme hakkını kendinden bulabiliyor
insan denen yaratık. Halbuki hepsi aynı, hepimiz aynıyız. Hepimiz etten
kemikten oluşan varlıklarız. Ama yok, diğeri azıcık farklı görünüyor diye üstün
görüyoruz kendimizi.
Beni
en çok etkileyen sahneler ise şiddet gösterileriydi. Beyazların siyahlara karşı
gösterdiği şiddet gösterileri.
Kitaptan
çok fazla etkilenmemin yanı sıra Jack London’ı çok fazla andım. Sanırım kitabın
isminden dolayı hep onun kitapları geldi aklıma.
Normalde
blogta kitapları numaralandırmıyorum ama kitap kulübü için okuduklarımı
numaralandıracağım. Bu kitaba 5/5 veriyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder