Öyle Güzel Bir Yer Ki
Murat Gülsoy
Can Yayınları
Camdan
bir kutunun içinde kısılı kalmış gibiydi. Başının üzerini yokladı, orada da
camdan bir tavan vardı belli ki. Görünmeyen duvarı yumrukluyor, bağırarak
yardım istiyordu. Ama kutu sımsıkı kapalı olduğu için sesini duyuramıyordu
sanki. Birden başının üzerinde bir ağırlık hissetti, elini kaldırdı, tavan
hareket ediyordu. Yavaş yavaş bir piston gibi aşağı iniyordu. Önce direnmeye
çalıştı ama görünmeyen tavan güçlüydü.
Fırtınalı
bir gecede eskici Kerem’in dükkanında bir araya gelen eski lise arkadaşları
geçmişe doğru karanlık bir yolculuğa çıkarlar. Kerem için bu yolculuk hem yeni
bir aşkın kapısını aralayacak hem de yıkımın başlangıcı olacaktır. Yaşadığı ülkenin
geçmişi, günü ve geleceği Kerem’in peşini bırakmaz. Binaların, parkların, bütün
şehrin dönüşüp yerle yeksan olduğu bir zamanda roman kahramanları yıkımdan kurtulabilecek
midir?
Murat
Gülsoy okurunu bir yandan hayatın sonsuz anlarını kaydeden bir zihne davet
ediyor diğer yandan görünmez bir kapanın içinde kısılı kalmış küçük hayatların,
bireysel acıların, bencil hırsların hemen yanı başında kanayıp duran geçmişe
ait söylenmeyenleri işaretliyor.
Öyle
Güzel Bir Yer Ki, siren seslerine kapılıp giden yaşamımızın, alacakaranlık
dünyamızın romanı...
(Arka
kapaktan...)
Bu kitap #kitapagacisabitfikirkulubu
kitabımızdı. Geçen ay da Hakan Bıçakcı’nın Uyku Sersemi’ni okuduğumuz için bu
kitap bana hep onu hatırlattı. Yine bir bina yıkımı var yani. O yüzden okurken
biraz sıkıldım.
Normalde kitaplarda tekrar eden
bölümleri severim ama bu kitapta onu da sevemedim.
İçine çok giremediğim ve içim sıkılarak
okuduğum bir kitap oldu ne yazık ki. Oysa isminden midir nedir çok umutluydum
bu kitaptan. Belki de doğru zaman değildi okumak için. Bilemiyorum ama çok
sıkıldım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder