Gölgeler Kitabı
James Reese
Çeviren: Emin Sınır
Klan Yayınları
“Müthiş
bir zarafet ve inanılmaz bir gotik tat..” Anne Rice
“İnsanun
zihnine tıpkı bir zehir gibi sızan dayanılmaz çekicilikte bir roman.” Caleb
Carr
19.
Yüzyıl Fransası’ndaki bir rahibe manastırında, rahibeler tarafından eğitilen
kızlar arasında yaşayan Herculine’in ne sosyal bir bağı ne de varlıklı bir
tanıdığı vardı. Cadılıkla suçlandığında, bu utangaç öğrenci kaçma ümidinin
bulunmadığı br yere kilitlendi ve hayatının geri kalanını burada yaşamaya
zorlandı... Ta ki, gerçek bir cadı olan güzel ve gizemli Sebastiana tarafından
kurtarılıncaya kadar. Bu gizemli cadının malikanesine götürülen Herculine
burada adım attığı fantastik ve erotik dünyada, soluk kesici ve karanlık bir
mecradan geçerek kendi gerçek doğasını ve kaderini keşfetti.
(Arka
kapaktan...)
Bu kitaba 2012 yılında başlamıştım. Bir
blog çekilişinden kazanmıştım bunu. Hatırlıyorum, okulun ikinci dönemiydi ve
benim vize ya da final dönemimdi. Ders çalışmak yerine –her zamanki gibi- kitap
okumayı tercih etmiştim. Zaten ben sınav zamanları nedense ya bir kitaba ya bir
kitaba kafayı takar, o süreyi tembellik yaparak geçirirdim.
Kitaba 2012’de başladım ve sınav
haftası bitince bir kenara ittim. Açıkçası sıkılmıştım da. Anca 2018’in
mayısında bitirebildim işte. Açıkçası ardımda kalmasın diye bitirdim. Çünkü kafamda
bir yerde sürekli yarım bıraktığım kitaplar duruyor ve ben artık benimle
kalsınlar istemiyorum.
Neyse gelelim kitaba: bir kere kitabı
Goodreads’e girerken farkettim ki meğer bu kitap Herculine serisinin ilk
kitabıymış. Ama ben seri kitap okumaktan hiç hoşlanmadığım için devamının
peşine düşmeyeceğim. Baştan söyleyeyim.
Kitabımız manastırda yaşayan Herculine’nın
günlük yaşamıyla başlıyor. Sonra bu kızcağız (!) cadılıkla suçlanıyor ve bir
yere kapatılıyor. Sonra da birileri onu oradan kaçırıyor ve asıl yaşamına
başlıyor. Kendisiyle ilgili çok önemli bir gerçeği öğreniyor ve kız kardeş
olarak tanımlanan Sebastiana ile tanışıyor. Kitabın büyük kısmı kitabın adına
da ismini veren Gölgeler Kitabı’nı okumasıyla geçiyor.
İşte cadılık, büyücülük, biraz da
cinsellikle örülü bir kitap bu. 2012’de okumaya başladığım o hafta çok ilgimi
çekmiş olsa da şu an o kadar da ilgi çekici gelmiyor bana. Zorla bitirdim
aslında. O yüzden de devamını okumayacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder